Sürekli başı ağrıyan biriyle hayatın tadını çıkarmak ne kadar mümkün olabilir? Annenin sağlık durumu en çok çocukları etkiliyor.
Hayat kalitesini yarı yarıya düşüren baş ağrıları anne-çocuk iletişimini de bozuyor.
Ne zaman anneannem alnını tülbentle sıkı sıkıya bağlasa, ev halkı tülbendi başından çıkarıncaya kadar sesini yükseltmez, attığı adıma dikkat eder, evi dağıtmaz, zamanı gelmeyince yemek istemez, normal gidişatın dışında bir talepte bulunmazdı.
Anneannemin başı ağrıdığında sanki gizli bir sözleşme yapılmış gibi davranırdık. 30 yıl önce şeker taneleri şeklindeki pembe ağrı kesiciyi her zaman yanında taşıyan anneannem, pembe haplardan o kadar sık içerdi ki, bir zaman sonra etkisi kalmazdı. Anneannem, özellikle çocuklarının moralini olumsuz etkileyen migrenden menopozla birlikte kurtuldu. Ama o migrenden kurtulduğunda zaten dört çocuğu da evlenip, yuvadan ayrılalı çok olmuştu.
PERFORMANSIMIDÜŞÜRÜYOR
Benim migrenle tanışmamın üzerinden ise dört-beş yıl geçti. Tam tarihi hatırlamıyorum çünkü iş hayatıyla birlikte zaman zaman başım ağrırdı. Ağrılar, hayat kalitemi yüzde 50’ye yakın bir oranda düşürdüğünde bir nörologun kapısını çaldım. Yapılan tetkikler, hastalığımı doğru tarif etmem sonucunda migren teşhisi kondu. Verilen ilaçlarla denemeler yaptık. Ama hayatımda değişen bir şey yoktu. Ben yine haftanın üç-dört gününü ağrılı geçirir oldum.
Ağrı eşiği yüksek biriyim. Bir başkasını yatağa düşürecek ağrıya bana mısın demem. Ama beni bile tuş eden ağrılar karşısında bazen yapacağım bir şey kalmazdı. İşte o ağrılı günlerde Nehir de çok üzülürdü. Çünkü oyun oynayamaz, neşe içinde faaliyetlerde bulunamazdık. Her ani hareket ağır bir taşın beynimde yer değiştirmesi gibi hissetmeme neden olurdu. Nehir, ağrım geçsin diye, başıma masaj yapar, yüzüm güldüğünde sevinirdi.
Migrenim tutunca, ne yüksek ses, ne ışık isterdim. Ama akşama kadar beni özleyen kızıma bu haksızlığı yapmak istemediğimden karanlık oda yerine, salonu tercih ederdim. Ağrım şiddetlendikçe benim performansım düşerdi. Nehir bebekken bir şey anlamazdı ama bu durumum annemi perişan ederdi. Annem, odama gidip dinlenmemi ister, ben ısrarla annelik görevimi yerine getirmeye çalışırdım. Kısacası annem bana, ben kızıma kıyamazdım.
MİGRENDEN KURTULMAK MÜMKÜN
Nehir artık büyüdü, neyin ne olduğunu gayet iyi biliyor. Ben onu ne kadar iyi tanıyorsam, o da beni o kadar iyi tanıyor. Akşam merdivenlerde beni gördüğünde, yüzüme bakıp ‘Anne yine migrenin mi tuttu?’ diye soruyor. Sürekli başı ağrıyan biri olarak algılanmak istemediğimden Nehir’in bu sorusuna ‘Hayır’ yanıtını veriyorum. Ama annemden kaçamıyorum. O, bir şekilde dinlenmem, ağrımdan kurtulmam için ortam hazırlıyor.
Kiminle migren konusunu konuşsam aileden bir kadında mutlaka olduğunu öğreniyorum. Bu kadınlar, çocukluk dönemlerinde anneleri, teyzeleri, halaları ya da kız kardeşlerinin çektiği ıstıraptan ne kadar olumsuz etkilendiklerini dile getiriyorlar. Bir kişinin baş ağrısı tüm ev halkını olumsuz etkiliyor.
Ama ben menopoza kadar beklemeden bu işin çözümünü buldum. Nöral terapi adı verilen, dünyada sık, Türkiye’de ise yeni yeni uygulanan bir yöntemle migrenimden kurtulduğumu söyleyebilirim. Ağrılarım ayda bire düştü. O kadar ağrılı yaşamaya alışmıştım ki, ağrısız bir yaşamın ne olduğunu görünce, yeniden doğmuş gibiyim.
Tedavimi yapan Nörolog Emel Gökmen, beni yeniden hayata döndürdü. Yıllarca kendisi de migrenle yaşayan sevgili doktorum, ağrılı birini görünce dayanamıyor. Bu nedenle doğumuna bir hafta kalana kadar hastalarını yalnız bırakmadı. Derin’i doğurduktan bir ay sonra da işe döndü.
20 yıldır migrenle yaşayan bir tanıdığım beşinci seanstan sonra ağrısız yaşamla tanıştı. Bu işe en çok çocukları ve eşinin sevindiğini söylüyor. Çocuklar haklı. Ağrı çeken biriyle yaşamın tadını çıkarmak mümkün değil. Son günlerde şu slogan dilimden düşmüyor; Elveda ağrı, hoş geldin yaşam...
Hayata İlk Adım
Gazeteci Nora Romi, ‘Anne & Trend’ dergisinden sonra ‘Hayata İlk Adım’ dergisini yeni içeriğiyle okurlarla buluşturacak. 4 yıldır üç ayda bir yayınlanan ve jinekologlarda anne adaylarına hediye edilen Hayata İlk Adım dergisi yenilenen içeriğiyle artık her ay bayilerde anne adayları ve yeni annelerle buluşacak. Ekim ayından itibaren piyasada olacak derginin satış fiyatı 2,5 YTL. Ayrıca derginin içinde e-bebek.com’dan 150 YTL’lik indirim kuponları da olacak.
Kaçırmayın
Alman Hastanesi Tüp Bebek Merkezi - Bahçeci Kliniği Bilgilendirme Toplantıları devam ediyor. Ücretsiz düzenlenen Sonbahar Halk Toplantısı’nın konusu ‘Doğurganlığınızın üç düşmanı! Nasıl yenebilirsiniz? Nasıl tedavi olacaksınız?’
Profesör Mustafa Bahçeci başkanlığında 24 Eylül Cumartesi saat 11.00- 13.00 arasında düzenlenen toplantı adresi, Alman Hastanesi Konferans Salonu.