Çevremdeki anne-babaların büyük çoğunluğu, çocuklarını beklentilerine yanıt vermeyen çocuk doktorlarına götürmek durumunda kalıyor.
Şanslıysanız doğru doktoru buluyor, şanssızsanız çocuğunuzu sayısını bile hatırlamayacağınız kadar çok doktorla büyütmek durumunda kalıyorsunuz.
ekiz yıl önceydi... 8 aylık dünyaya gelen kızım, kan uyuşmazlığı nedeniyle yeni doğan sarılığını ileri düzeyde yaşayınca anneliğimin ilk günleri kabusa dönmüştü. Ama beni en fazla üzen, doktorun takındığı tavırdı. Çocuk doktoru, kan tahlili için hem hastaneye çağırmış hem de çocuğun yüzüne bakmadan bizi eve gönderip sabah tekrar istemişti.
Gece yarısı güvenebileceğim başka bir çocuk doktoruna ihtiyacım vardı. Her konuda ince eleyip sık dokuyan Pınar, Ateş’i küçük bir hastanede çalışan Doktor Sevinç Akarçay’a gözü kapalı emanet etmişti. Ateş’in doktoruyla gece yarısı sözleştik. Sabahın köründe hastanedeydik. Kızımı kendi bebeği gibi muayene etti. 24 saat dolmadan Nehir hastalık düzeyini atlatmıştı, yüzümüzde güller açarak evimize dönmüştük. O günden sonra ben de kızımı gözüm kapalı emanet ettim Doktor Sevinç Akarçay’a.
Çocuk sahibi olanlar iyi bilirler. Sizi anlayacak, ihtiyaç duyduğunuz her an ulaşabileceğiniz bir doktor bulmak kolay değildir. Çevremdeki anne-babaların büyük çoğunluğu çocuklarını, beklentilerine yanıt vermeyen çocuk doktorlarına götürmek durumunda kalıyor.
Çocuk doktoru seçmek aslında hayati bir konu. Zamane çocukları çürük elma gibi... Herhangi bir virüsle karşılaştıklarında, anında teslim oluyorlar. Bu nedenle gece-gündüz doktorun kapısını çalıyorsunuz. Gece-gündüz doktorumuza ulaşma konusunda biz hiç sıkıntı çekmedik. Her çocuğu "Gülücüm" diye severdi. Her çocuk onun kendi çocuğu gibiydi. Oğlu büyümüştü, o yüzden binlerce küçük ’Gülücüm’ü vardı.
Doğru frekansı bulduk
Annelere de nasıl yaklaşacağını iyi bilirdi. Bir gece Nehir’in nefes alamadığını, hırıltılar çıkardığını görünce "kızım ölüyor" diye ne yapacağımı şaşırmış bir vaziyette ilk aradığım kişi o olmuştu. Beni telefonda sakinleştirmiş, anlattıklarımın krup hastalığına benzediğini söyleyerek bizi Zeynep Kamil Hastanesi acil servisine yönlendirmiş, kendisi de telefon etmişti. Söyler misiniz bunu kaç doktor yapar?
Üç yıl önceydi. Bir gün hastaneye yine gittik. İzinli dediler. Telefonlarını kapatmıştı. Sonunda ona ulaşmayı başardım. Kimseye söylemek istemiyordu. Akciğer kanseriydi. Günde 100’e yakın çocuğa bakan, neredeyse öğle yemeğini bile yiyemeyen, adı gibi sevinç dolu bu kadın kanser olmuştu. Geçirdiği ameliyatlar, gördüğü kemoterapiler nedeniyle mesleğini bırakmak zorunda kaldı. Biz ise doktorumuzdan olmuştuk. Uzun süre Sevinç Hanım gibi bir doktor bulmak için serseri mayın gibi dolaştık. O bizim ilk aşkımızdı ve yerini kimse dolduramadı.
Hep telefonlaştık. İyileşmesi için dua ettik. En son Nehir İTP olduğunda mesajlaştık. Beni "Merak etme Nehir güçlü bir çocuk, bunu da atlatacak" sözleriyle teselli etti.
Bu hafta sonu Hürriyet’i geç saatlerde elime alabildim. İlan sayfasına geldiğimde şoke oldum. "Sevinç’imizi kaybettik" yazıyordu. "Yakalandığı amansız hastalığa yenik düştü" diyordu. Binlerce çocuğun "Gülücüm"ü artık melek olmuştu. Yeryüzündeki üzerinde emeğin olan çocuk "Gülücüm"lerin hepsi seni çok sevdi. Mekanın cennet olsun Sevinç Akarçay.