Devlet İstatistik Enstitüsü’nün verileri, gazete haberleri, yakın çevremizdeki boşanma haberleri, artık yeme-içme gibi sıradanlaştı. Ancak arada çocuk olunca, boşanmanın etkisi 9 şiddetinde deprem gibi yıkıcı olabiliyor.
Nehir’in babası bir aralar çok bozuluyordu. ‘Bu çocuk bizim ayrılığımızdan hiç etkilenmedi, umurunda değil. Böyle şey olur mu? Her çocuk anne babası boşandığı için psikolojik travma geçiriyor, bizimkinin umurunda değil. Mutlu, keyfi yerinde... Sence de garip bir durum değil mi?’ diyordu. Onun açısından baktığımda haklı olduğunu söyleyebilirim. Onun yerinde ben olsam, ‘Kızım, benden ayrı olduğu halde üzülmüyor’ diye üzülürdüm.
Nehir’in bizim ayrılığımızı takmadığını düşünüp, içten içe bundan mutlu oluyordum. Ama durum benim sandığım gibi değilmiş. Bunu anlamak için ciddi bir olay yaşamamıza bile gerek kalmadı.
Kuzenim geçen ay çocuğu için diş buğdayı yaptı. Çalışan bir kadın olarak böyle kadın kadına toplantıları kaçırmamaya gayret ederim. Bana terapi gibi geliyor. Gittiğimizde Nehir’den bir iki yaş büyük iki kız çocuğu daha vardı. Biz kadınların kendinden geçmiş bir halde sohbetinden sıkılıp yan odaya geçtiler.
Yarım saat sonra Nehir, çişi için beni banyoya çağırdı. Banyoda pozisyonumuz genellikle şöyledir; Nehir, klozete tünemiş durumdayken ben yere oturur, dizlerini tutar ve göz göze sohbet ederiz. Genellikle en derin konuları bu pozisyondayken konuşuruz.
Nehir ‘Anne, biliyor musun arkadaşlarımla ortak yanlarımız var’ dedi. Merakla ‘Ne gibi?’ diye sordum. Sormaz olaydım. Nehir’in söyledikleri yüreğimi daralttı. Motor takmış gibi arka arkaya ‘Onların dedesi ölmüş, benim de dedem öldü. Onların kardeşleri yokmuş, benim de yok. Onların da anne babası ayrılmış, siz de ayrıldınız’ dedi.
Alttan almıyorum
Küçük bir sarsıntı geçirdim ama hemen toparlanarak ‘Nehirciğim, sen bizim ayrı olmamıza üzülüyor musun?’ diye sordum. Bazen gerçek anlamda salak oluyorum. Ya da durup dururken rahat batıyor. Hiç böyle tehlikeli bir soru sorulur mu? Bile bile Nehir’e koz vermiş oldum.
‘Tabii ki üzülüyorum. Her gece bir araya gelmeniz için dua ediyorum’ deyince cevabı anında yapıştırdım; ‘Bak kızım, babanla yeniden bir araya gelmemiz mümkün değil. Bence ettiğin dua kabul olmayacak. Sen en iyi gerçekleşebilecek konularda dua et. Boşuna kendini yorma. Çünkü biz babanla aynı evde yaşamayı beceremiyoruz’ dedim.
Nehir çok akıllı ya, ‘Siz kavga ettiğinizde parmağımı sallayıp ‘tartışmayın’ derim, siz de tartışmazsınız’ sözleriyle beni ikna edeceğini sanıyor. Belki başka anne baba olsa, çocuk üzülmesin diye alttan alır, kıvırır. Ama ben bu konuda çok net olduğumu ifade ettim.
Umut etmesi, beklenti içinde olması bence daha kötü. İnsan ümit ettiği şeylerin gerçekleşmediğini görünce daha derin bir hayal kırıklığı yaşıyor. Tüm bu nedenlerden dolayı gerçekleri Nehir’in gözlerinin içine baka baka, üstüne basa basa söyledim. Konuşmam bitince klozetten kalktı, oyununa geri döndü.
Nehir benim kızımsa bu konunun arkasını bırakmayacağını gayet iyi biliyordum. Nitekim yanılmadım. Televizyonda bir mobilya reklamı var. Adam koltukta, iki yaşlarındaki çocuğu da kucağında uyuyor. Görüntü çok hoş. Nehir’in de üç-dört aylıkken babasıyla çekilmiş öyle bir fotoğrafı var. Bir akşam bu reklam yayınlandığında elleriyle gözlerimi kapadı. Ben de bir sürpriz yapacak diye bekliyorum.
‘Anne televizyona bakma, duygulanırsın’ demez mi! ‘Çocuğum reklamdan niye duygulanayım?’ dememe kalmadan, baba-çocuk reklamıyla burun buruna geldim. Psikolojik savaş başlatan sevgili kızım ‘Olsun sen yine de bakma’ dedi. Anlayacağınız Nehir yoklama yapıyor. Ama yemezler. ‘Saçmalama’ deyip devam ettim;
‘Bak kızım, bu dünyada çoğu çocuğun babası yok. Birçoğu da babasını hiç tanımıyor. Çünkü babaları ölmüş. Benim de babam yok, anneannenin de babası yok, babanın da babası yok. Ama senin bir baban var. İstediğin zaman görebilirsin, istediğin zaman ona gidebilirsin. Sesini duymak ihtiyacı hissediyorsan, al telefon et ya da özlediysen ben götüreyim. Böyle triplere girme, çok komik oluyorsun.’
Hain miyim, duygusuz muyum, kızımın duygularına önem mi vermiyorum bilmiyorum. Ama olmayacak duaya amin demenin bir faydası olmadığını anlayacak yaştayım. Bebeğim, özür dilerim ama mevcut durumumuz budur. Üzülüp, beni de üzme güzel tontişim.
Boşanma döneminde yapmanız gerekenler
n Ailenizin kendine özgü koşulları içerisinde ayrı yaşama ve boşanmanın ne anlama geldiğini çocuklarınızın anlamalarını sağlayın
n Çocuklarınıza, yaşlarına uygun biçimde, boşanmanın onları nasıl etkileyeceğini somut ifadelerle açıklayın
n Çocuklarınızı, her zaman onları seveceğinize, en iyi şekilde bakılacaklarına inandırın ve sözlerinizi davranışlarınızla destekleyin
n Çocuğunuz sizde değil ayrıldığınız eşinizle kalacaksa, mutlu ve sıcak bir ilişki sürdürmeleri için elinizden geleni yapın
n Eski eşinizle ilişkinizi mümkün olduğu kadar sorunsuz sürdürmeye çalışın. Bu mümkün değilse, sorunları çocuklarınıza yansıtmamaya gayret edin
n Çocuklarla ilgili konularda eski eşinizle işbirliği yapmak, sorumluluğunuzu azaltır
n Çocuklarınızın, sizin için yeri doldurulamaz ve değerli varlıklar olduğunu hissetmelerini sağlayın
n Hayatlarındaki başka insanlardan ve uzmanlardan yardım, rehberlik istemeleri için çocuklarınıza yardımcı olun