Tarladaki ürünümüzü hormonlu diye ithal edemiyor, ucuz diye biz yiyoruz.
Oysa yarattığı sonuçlar en çok çocukları etkiliyor. Mesela Portoriko’da 1986’da soya sütüne bağlı küçük kızlarda meme gelişimi rapor edilmiş.
arladan soframıza uzanan yolculukta sebze ve meyvelere konan ambargo, bu ambargonun nedenleri herkesin canını fazlasıyla sıkıyor. Pazara gidiyoruz ama içimiz çok da rahat değil. Neredeyse tezgáhlar arasında "Bu hormonludur, yok bu değildir" diye yazı tura atacağız.
Bu olumsuz çevresel faktörlerin çocuklarımızı nasıl etkilediği ise muamma. Aslında son on yıldır sonuçları bilimsel olarak kanıtlanmış durumda. Avrupa Endokrinoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Atilla Büyükgebiz’e çevresel faktörlerin insanoğlunun dikkatini ne zaman çektiğini sordum. Atilla Hoca, bilimsel yayın olarak özellikle erkeklerde oluşan bazı değişikliklerin 1996’dan itibaren Danimarka’da neşredilmeye başladığını söyledi. Erkek nüfusun yüzde 1’inde testis kanseri görülmesi, okul çocuklarının yüzde 5-6’sında inmemiş testis saptanması, yeni doğan çocukların yüzde 1’inde peygamber sünneti olarak bilinen hipospadias’ın gözlenmesi Danimarka’da tedirginliğe yol açmış ve ard arda bilimsel makaleler yayınlanmaya başlamış. Erişkin erkeklerin yüzde 40’ında sperm sayılarında düşüklük gözlenmesi ve tüp bebek denilen yardımcı üreme teknikleri ile olan doğum oranının yüzde 6’ya çıkması Danimarka’da yaşam tarzının ve çevresel faktörlerin irdelenmesini gündeme getirmiş.
Prof. Dr. Atilla Büyükgebiz asıl bombayı çocuklar üzerinde yapılan araştırma sonuçlarını söyleyince patlatmış oldu. Ergenlik çağına giriş yaşı olan kızlarda 10, erkeklerde 12 yaşına kadar olan sürede seks hormonlarının (erkeklerde androjen, kızlarda östrojenin) laboratuar şartlarında ölçülemeyecek kadar düşük çıkması çok önemli bir nokta. Asıl kötü olan ise normalde vücutlarında bu hormonlar bulunmayan çocuklarda dışarıdan bu hormonların alınması, bu hormonları vücudunda bulunduran erişkinlerden daha fazla çocukları olumsuz etkiliyor. Çocuklar, erişkinlerden daha çok risk altında.
Doğal östrojenli besinler
Hormon bozucu çevresel maddeler, dışarıdan alınan ve alan kişide kendi hormonal dengesini bozan maddeler olarak tanımlanıyor. En sık rastlanılan örneği, fitalat ve bisfenol A maddeleri. Bu maddeler, bazı plastik kapların yapımında kullanılıyor. Uzakdoğu kaynaklı oyuncakların ithalatı bu nedenle yasaklandı.
Portoriko’da 1986 yılında soya sütüne bağlı küçük kızlarda meme gelişimi rapor edilmiş. 2000’de vejetaryen annelerden doğan erkek çocuklarda, hipospadias’ın (peygamber sünneti) sık görülmesi, bu annelerin sebze ve meyvelerden aldığı fitoöstrojenlere bağlanmış.
Tüketiciler ne yapmalı
Hocaya "O halde tüketiciler ne yapmalı?" diye sordum. Hoca önemli uyarılarda bulundu: "Dikkat edilirse belirli zamanlarda, belirli tarım ürünleri ihracında zorluk çıkıyor ve bazı ülkeler "limit dışı zararlı madde var" diye bu maddeleri almıyorlar. Aslında üretim aşamasında kontrolün sağlanmasını, üreticilerin eğitimiyle kontrol etmek mümkün. Yani asıl görev devlete ve ilgili bakanlıklara düşüyor. Bu konu bütün dünyada güncel bir konu. Tüketici alacağı gıda maddelerinin daha çok mevsimsel olanlarını tercih etmeli, normal olması gerekenden şekil olarak bozuk olanlarını almamalı. Amerikan Kalp Akademisi tüketilecek sebze, meyve ve tahılın makul bir miktarda ve değişik çeşitler olmasını öneriyor. Yani aynı cinsten çok fazla, aynı anda tüketilmesi önerilmiyor.