Küçük çocukların gelişimi sırasında bazı şeyler törenseldir. Giyinme, masal anlatımı, belli yerde yatma gibi bir düzen olmayınca huysuzlaşırlar. Eğer ritüeller sıkıcı, kaygı verici ve yaşamı etkileyen hale geldiyse, hastalık boyutuna ulaştığını düşünebilirsiniz.
Zaman zaman Nehir’in bazı davranışlarından rahatsız oluyorum. Mesela yatarken hep aynı sırayı takip ediyor. Yastığını koyarken bir düzene göre hareket ediyor. Yatak tepsisini alırken tepsinin üzerindeki çiçeklerin sağ tarafta olmasına dikkat ediyor. Uyumak için Limon’u (peluş köpeği) istiyor. Buna benzer gözüme takılan davranışlarının normal olup olmadığı konusunda kafam karışık. Çünkü takıntının bir psikolojik hastalık olduğunu biliyorum. "Acaba çocuklar için de aynı durum geçerli mi?" diye düşündüğüm bir dönemde e-postama bir üniversite hastanesinin halkla ilişkiler bölümünden "Çocuklarda takıntı normaldir" başlıklı bir bülten geldi.
Klinik Psikolog, yetişkinlerin takıntı olarak gördükleri bazı çocuk davranışlarının normal karşılanması gerektiğini belirtiyor. Bültende konuyla ilgili şu açıklama yer alıyordu:
"Bebekliğin ardından gelen ve ilk ergenlik adı verilen bu dönemde çocuklar bir taraftan yaşadıkları dünyayı kontrol etmeye bir taraftan da dünyayı anlamlandırmaya çalışırlar. Küçük çocukların hayatında büyük yeri olan ritüller -takıntılı davranışlar- bu süreçte çocukların en büyük yardımcılarıdır. Örneğin küçük çocukların bazıları hep aynı tabaktan yemek yeme konusunda diretirken, bazıları da hep aynı bardaktan su içmek ister. Aksi söz konusu olduğunda da durumu dramatik bir şekilde protesto ederler. Çocukların yaşamındaki bu takıntılı davranışlar arasında en yaygın görülenleri, hiç sıkılmaksızın aynı filmi defalarca izlemeleri, uykudan önce aynı öyküyü tekrar tekrar okutmaları gelir. Bu türden davranışlar anne-babaları fazlasıyla kaygılandırır. Anne-babaların küçük yaştaki çocuklarında gözlemledikleri ve ısrarlı şekilde tekrarlayan davranışlar dönemsel bir özellik taşır."
Kaygı artarsa sorun var demektir
Anne-babalara çocuklarının bu davranışları karşısında kaygılanmaları yerine sabırlı olmalarını öneren uzman "Çocuğunuzun ısrar ettiği tabaktan yemesi ya da ısrar ettiği bardaktan su içmesi gibi davranışlarına göz yumabilirsiniz. Böylece çocuğunuz bir şeyleri kendisinin kontrol edebildiği güvenini kazanmaya başlar. Dolayısıyla zamanla aynı tabak için ısrarcı olmaktan vazgeçebilir bile" diyor.
O zaman Nehir’in davranışlarıyla ilgili benim kaygı duymam yersiz. İnternette konuyla ilgili araştırma yapayım derken Prof. Dr. Bengi Semerci’nin "Çocuklarda takıntılar sorun olabilir" yazısına rastladım.
Prof. Dr. Bengi Semerci "Çocuklara ilişkin sorunlar çok bildiğimiz sorunlar değilse, aileler onların sorun olmadığını düşünmek istiyor. Bunu yaparken en sık kullanılan yöntem, sorunu kabul edilebilir bir nedene bağlamak oluyor" diyor. Hocanın bu konudaki görüşlerini paylaşmak istiyorum.
"Çok kaygılı, depresif bir çocuğun ağlamasının, onun çok kırılgan ve iyi kalpli olmasından kaynaklandığını söyleyen yüzlerce aile var. Oysa çoğu kez bu tip davranışlar birer takıntıdır ve takıntının tıbbi adı ’obsessif kompulsif’ bozukluktur. Tedavi edilmediği takdirde ileride sorun olabilir.
Ritüeller bir çeşit sosyalleşmeyi artırıcı, kaygıyı azaltıcı rol oynarken, kompulsiyonlar kısıtlayıcı ve sıkıntı vericidir. Eğer ritüeller sıkıcı, kaygı verici ve yaşamı etkileyen hale geldiyse, hastalık boyutuna ulaştığını düşünebilirsiniz.
Takıntı hastalığı uzun süreli takip edilmesi gereken hastalıklar arasında yer alıyor.