Çocuklarınız büyüdüğünde, nasıl bir cinsel kimlik geliştirmelerini istersiniz? Bu sorunun yanıtı sizde gizli...
Aslında çocuklar cinselliğe farklı yaklaşımları, anne-babaların sorulara verdikleri yanıtlardan önce tavırlarından algılıyorlar. Ve böylece birbirlerinden farklı cinsel kimlikler geliştiriyorlar.
Çoğumuz cinselliğin yaşandığı ama bir sır gibi saklandığı aile ortamlarında büyüdük. Bu nedenle cinsellikten konuşamadık. Bu suskunluğumuz nedeniyle dilimizde cinsellikle ilgili kelimelerimiz bile yok. Ya doktorlar gibi konuşuyoruz ya da yoğun bir argoyla... Yeni nesil anne-babalar, eski kuşaklar gibi değil. Onlar cinselliği doğal yerine oturtmanın peşindeler. Ama bu kez de "Bu nasıl olacak?" sorusuyla boğuşuyorlar.
Çocuğun sorduğu soruları kendi cinselliğinden ayıramayanlar çoğunlukta. Ayrıca hangi yaşta neyi ne kadar vereceğimizi bilemiyoruz. Bu sebeplerle susmayı ya da ertelemeyi tercih ediyoruz.
Cinsellik konusunda ailelere seminerler veren Psikolog Birsen Özkan, ailelerin üç farklı yaklaşımı olduğunu söylüyor. Birinci grup için cinsellik bir tabu. Çocuğuna "cinsellik ayıp ve günahtır, konuşulmaz" mesajı verir. İkinci grup, birinci grubun abartılmış versiyonu. Ailelerde özellikle erkek çocuğun cinsel organı abartılır ve vurgulanır. Onlara göre cinsellik hoş bir şeydir ve kışkırtan bir tavır vardır. Üçüncü grup ailelerin çocukları cinselliğini keşfeder, tanır ve bırakır. Aile tepki vermez. Aile, cinsel organının diğer organlardan farklı olmadığı mesajını verir.
Aslında çocuklar bu farklı yaklaşımları, anne-babaların sorularına verdikleri yanıtlardan önce tavırlarından algılıyorlar. Ve böylece birbirlerinden farklı cinsel kimlikler geliştirmeye başlıyorlar.
Çocuklarınız büyüdüğünde, nasıl bir cinsel kimlik geliştirmesini istersiniz? Bu sorunun yanıtı sizde gizli... Bizim bu konuda çocuğumuza yaklaşımımıza paradigmalarımız yön veriyor. Paradigmalarımız cinselliğin doğal olduğunu söylüyorsa, sonuç sağlıklı oluyor. Çocuklarınıza sağlıklı modeller sunmuş, doğru mesajlar göndermişseniz, iletişim kurmuşsanız korkulacak bir durum yok.
Uzmanlar "Çocukların üzerinde etkili olabilmek için konuşan ve etkileyen anne babalar olun. Denetlemeye çalışmak ve çocuğu sürekli baskı altında tutmak, ilişkilerinizde sorun yaşatır. Bunun yerine çocuğun kendi kendisini denetlemesine yardımcı olun. Önemli olan bizim olmadığımız yerde çocuk kendi kendini denetleyebiliyor mu, bunu görmenizdir" uyarısında bulunuyorlar.
Suçluluk duymamalı
Özellikle son cümle çocuk yetiştirme felsefesi olmalı... Önemli olan bizim olmadığımız her yerde çocuğun öz kontrol geliştirebilmesi. Belki de o zaman anne-baba olarak gözümüz arkada kalmaz. Ama bu o kadar kolay değil. Çünkü korkumuzdan onları gözümüzün önünden ayırmıyoruz. Sürekli direktiflerle yönlendirmeye çalışıyoruz. Hata yaptıklarında hatalarını biz düzeltmeye kalkıyoruz. Düzgün bir çizgide yürümeleri için sürekli destek veriyoruz. Desteği çektiğimiz anda çoğu hata yapıyor. Cinsellik konusunda bu özdenetimi kurmaları nasıl sağlanır bilmiyorum.
"Okul öncesi dönemde çocuğa, bedensel farklılıklar gösterilmeli, dünyaya nasıl geldiği anlatılmalı ve cinsel tacizden korunmak için ’bedenim benim’ düşüncesi kavratılmalı" görüşüne ben de katılıyorum. Özellikle paranoyak bir anne olarak "bedenim benim" düşüncesini erken yaşlarda Nehir’e verdim. Ona hep "Senin iznin olmadan kimse sana dokunamaz. Dokunmasına izin verme" uyarısında bulundum.
Nehir bunu benimsediğini çok güzel gösterdi. Büyük marketlerin birinde alışveriş yapıyordum. Nehir alışveriş arabasında oturuyordu. Ben de raftan bir şey almak için arkamı dönmüştüm. Nehir’in "Dokunma bana" çığlığıyla irkildim. Yaşlıca bir kadın "Ne şirin şeysin" diyerek Nehir’in yüzünü okşama gafletinde bulunmuş. Kadıncağız yanımızdan kaçarak uzaklaştı. Nehir biraz abartmıştı ama en azından ona öğrettiğim düşünceyi içselleştirdiğini görmüş oldum.
"Duygular coşunca akıl geride kalır..." Bu sözden yola çıkarak şu söylenebilir. Cinsel eğitim almayan çocuklar dürtüleriyle ve bunlara eşlik eden duygularıyla hareket ederler. Arkadaşlarından edindikleri yalan-yanlış bilgilerle ve kendilerini kışkırtan güdüleriyle davranmaları çok normaldir. Bu yüzden anne-babalara büyük görev düşüyor. Gençlerin cinsellikle ilgili algılarını genişletmek ve kararlı davranmaları için; suçluluk duymadan "Hayır" diyebilmeyi, kızgınlık göstermeden "Katılmıyorum" diyebilmeyi, gereksinim duyduğunda "Yardım edin" diyebilmeyi öğretmemiz gerekiyor.
AİLELER NELER YAPMALI
Kardeşleri varsa birlikte banyo yaptırılabilirsiniz.
- Kardeş yoksa kız babayla, erkek anneyle yıkanabilir. Ancak bu durum en geç 5 yaşında bitmelidir.
Cinsellik rahatça konuşulmalı fakat açık seçik yaşanmamalıdır. Sınırı sizler koymalısınız.
Sınır koyarken azarlama, aşırı tepki verme, kaçma olmamalıdır.
4 yaş civarında erkek çocuklar erkek olduklarının kız çocuklar ise noksanlıklarının (cinsel organ) farkına varır.
Okul öncesi dönemde çocuğa, bedensel farklılıklar gösterilmeli, dünyaya nasıl geldiği anlatılmalı ve cinsel tacizden korunmak için "bedenim benim düşüncesi" kavratılmalıdır.
Çocuğu duygusal açıdan coşturacak davranışlara ön ergenlik (9 yaş) gelmeden set çekilmelidir.
Küçük çocukların eğitiminde, soru sorulduğunda cevap vermek ve cevaplarda net olmak çok önemlidir.
Çocuğa nasıl dünyaya geldiğini anlatırken "Biz seni çok istedik" cümlesi çok önemlidir.
Cinsel eğitimi bu yaşlarda anne-baba birlikte vermeli. Bu konuda yayınlamış güzel kitaplar var, bunlar kullanılabilir.