Eğri oturup doğru konuşalım ve şu sorulara dürüstçe yanıt verelim; kalplerimizden kerpetenle söküp attığımız adamları ya da kadınları çocuklarımız kalplerine çiviyle sabitlemiyorlar mı? Yani aramızdaki kavgayı çocuklar iplemiyor. Öyleyse eski eşinizle kavganıza neden çocukları dáhil ediyorsunuz? Kişisel duygularınıza neden anne-babalık duygularınızı karıştırıyorsunuz? Eski eşinizle hesabınızı centilmenlik kuralları dahilinde çözmeniz bu kadar zor mu?
Geçen haftalarda babasına giden kızımdan 50 saat haber alamadığımı, kalbimin fena halde kırık olduğunu yazmıştım. Boşanmış Babalar Platformu’nun kurucusu Necil Beykont "Bizler çocuğundan değil 50 saat, ’hiç’ haber alamayan babalarız. Sizin bizi anlayacağınızı umuyorum. Kızım 12 yaşında. Telefonlarıma cevap vermiyor ve beni hiç aramıyor. Kızımın sözlüğünden ’babacığım’ sözcüğü çıkarılmış. Cep telefonunda ’babacığım’ yerini sadece ’B’ harfine bırakmış. ’Halacığım’ yerinde ise halasının ad ve soyadının baş harfleri var" sözleriyle içinde bulunduğu durumu özetlemişti.
Boşanmış Babalar Platformu özellikle ’Ebeveyne Yabancılaşma Sendromu - (EYS)’ ve Ortak Velayet konularında destek arıyor. Ebeveyne Yabancılaşma Sendromu, çocuğun, velayeti altında olduğu ebeveynin baskıları ve psikolojik etkileri ile diğer ebeveyne karşı düşmanca tavırlar içine sokulması ve ondan soğutulması demek. Sonuçta çocuk, her iki ebeveyni de hayatta olduğu halde sadece bir tanesiyle büyümek zorunda bırakılıyor. Türkiye’de velayet genellikle annelere verildiği için çocukların babalarına karşı yabancılaştıkları savunuluyor.
Çocuk sahibi anneler; aldatılmış olabilirsiniz, kocanız başka birine áşık olmuş olabilir, paylaşacağınız bir şey kalmadığı için ayrılmış olabilirsiniz. Gerekçe ne olursa olsun sonuç boşanmayla bitmişse karşı tarafa duyulan öfkenizi çocuklar üzerinden yansıtmak ne kadar adaletli?
Babadan uzaklaştırmayın
Düşüncelerimizle yaptıklarımız çelişmiyor mu? Bir yandan zamane çocuklarının müthiş zekálarına hayranlığımızı dile getiriyoruz, diğer yandan oldukça net olan bir olayın algılanmasını çocuklara bırakmak yerine onları yönlendirmeye çalışıyoruz. Ayrılmış anneler biraz akıllı davranın.
Şöyle bir örnek vereyim; çocuk ayda ya da haftada bir babasının evine gidiyor. Dönüşte size babasının diğer çocuklarının gardıroplarında yeni çantalar, eşofmanlar, mantolar gördüğünü ama babasının kendisine bir şey almadığını söylüyor. Babasının adaletsizliğini net olarak gören bu çocuğa babasını kötülemek yersiz.
Ayrıca geçmiş geçmiştir. Geçmişte yaşananlar için karşı tarafı cezalandırmak kendi hayatınızda huzuru ve mutluluğu yakalamanızın önündeki en büyük engeldir. Eski eşe karşı nötrleşin. Çocuğu alıp-verirken ona eski eş diye değil, daha profesyonel bir gözle bakmayı deneyin. Bırakın karşı taraf geçmişin içinde didiklensin dursun.
Kızım henüz 5 yaşlarındaydı. Alışveriş merkezlerinin birinde boş boş vitrinlere bakıyorduk. Nehir, bir oyuncak mağazasının vitrininde gördüğü süpürge üzerindeki cadıyı göstererek "Anne sen bu musun?" diye sordu. "Kızım ben cadı mıyım" diye sorusuna soruyla karşılık verdim. Nehir "Ama babam bu cadıyı gösterip, ’senin annen bunun gibi’ dedi" diye boynunu büktü. Bu sözlere gülüp geçtim. Şimdi bu durumda beni cadı yapan babası mı, yoksa bu sözlere herhangi bir yorum yapmayan, babasıyla ilgili olumsuz konuşmayan ben mi 1-0 öne geçmiş oldum?
Sevgili anneler stratejik davranmayı öğrenin. Öfkenizin kurbanı olmayın, çocuklarınızı da öfkenize kurban etmeyin. Babasıyla görüşmemesi size nasıl bir kazanç sağlıyor anlamıyorum. Çocuğunuz babasıyla görüşmek istemiyorsa bu kararı sizin psikolojik baskınız değil, kendisi versin. Çocuklarınızın duygularına, içgüdülerine güvenin. Adam size kazık atmış olabilir. İntikamınızı çocukları kullanarak almak bir anneye yakışmaz. Zaten bir çocuğu babasından soğutmak uzun süreli bir iştir. Niye enerjinizi eskide kalmış bir adam için harcayasınız ki!
Badem gözlü babalar
Çocukları annelerinden kopardığı için ekran başında Sinan’a öfkelendiniz, mağdur edildiği için Aliye’ye ise acıdınız. Sinan’ın pozisyonunda olmayı hanginiz gerçek anlamda istiyorsunuz? Hayat yeterince acımasız... Hayata karşı verdiğiniz mücadeleye eski eşle mücadeleyi eklemek hiç akıl kárı değil.
Çocukların iyi birey olarak yetişmelerinde hem annenin, hem de babanın çok önemli rolleri olduğu gibi, çocukların her iki ebeveynden de alacağı sevgi ve güven duyguları ile büyümeye hakkı var.
Kızımı babasızlığa mahkûm etmek gibi saçma sapan bir düşüncenin içine hiç girmedim. Bana sorarsanız, babası sorumluluğunun dörtte birini yerine getiriyor. Ona sorarsanız elinden bu kadarı geliyor. Kızım onun için yaptığım fedakárlıkları ne kadar görüyorsa, babasının kaçaklarını da o kadar iyi görüyor.
Tek başına çocuk yetiştiren kadınlara naçizane bir önerim olacak. Şu atasözünü aklınıza, ’unuturum’ diyorsanız buzdolabının kapağına yazın; ’Kör ölür badem gözlü olur.’ Bırakın çocuklar körün kör olduğuna kendi akılları ve duygularıyla karar versinler. Akıllı olun, nefret ettiğiniz adamları kendi ellerinizle badem gözlü yapmayın.
Bebeklerin ilk ayakkabısı Flo’dan
Eylül ayı içerisinde anne-babalar doğum belgeleriyle birlikte herhangi bir FLO mağazasına giderlerse bebekleri için ilk ayakkabıları 5 Yeni Kuruş karşılığında alabilecekler. FLO mağazası bu jesti geçen yıl da yapmıştı. Elinizde doğum sertifikanız varsa herhangi bir FLO’ya uğrayın, 5 Yeni Kuruş karşılığında bebeğinizin ilk ayakkabısını mağazanın hediyesi olarak alın.
Boşandığımız fısıldanıyor
Bir hafta sonra 3 yaşında olacak kızımın doğumundan beri Hürriyet’teki yazılarınızı okuyorum. ’Annelik Halleri’ kitabınızı kızımı emzirirken bitirdim. Ben de kızım 1,5 yaşındayken eşimden ayrılmak zorunda kaldım ve çok zor zamanlar yaşadım. Yazılarınızda bu işleri nasıl becerdiğinize dair ipuçları aradım. Bazen size ve imkánlarınıza imrendim. Yalan söyleyemem. İnsan çocuğuna en güzelini vermeyi istiyor. Biliyorum sizin benden bir farkınız yok çocuğunuz konusunda. Ama bazen sizin verdiklerinizi çocuğuma veremiyorum diye kendimi eksik hissettim. Vaktiyle bana verdiğiniz gücü inkár edemem. Sizden bir ricam var. Keşke sadece boşanma ile ilgili bir köşe olsa... Boşanmış annelerin sayısı gün geçtikçe artıyor. Çocuklarımız her çocuğun verdiği gibi sinirli bir tepki verse, kulaktan kulağa anne-babasının boşanmış olduğu fısıldanıyor. Bu zorlukları nasıl aşacağız? n Demet T.
Demet Hanım; kelin ilacı olsa başına sürermiş. Bu zorlukların nasıl aşılacağını bilsem daha ne isterim. Haklısınız, ne yazık ki toplum içinde yaygın olan boşanmanın faturası çocuklara çıkıyor. Kendi arkadaşları arasında bile parmakla gösteriliyorlar. Bu çocuklar daha erken olgunlaşıp, daha fazla sorumluluk alıyorlar. Ama siz daha yolun başındasınız. Herkesin hayatı kendine göre zor. Hayata karşı mücadele verirken destek aradığınızda tek bir şey yapın; kızınıza sımsıkı sarılın, ondan güç alın.
Kaleme sarılın
Siverek doÄŸumlu olup Diyarbakır’da koleji bitirmiÅŸ, o toprağın saf ve temiz suyunu içmiÅŸ birisi olarak sizden ricam Diyarbakır’da yaÅŸanan olaylar hakkında kalemi elinize almanız. Hainlerin saldırısında 10 tane günahsız bebek ve çocuk yaÅŸamını yitirmiÅŸtir. Siz de bir annesiniz. Kızınız Nehir’e sevgiyle sarılıyorsanız lütfen bu konuda da kaleme aynı sevgiyle sarılın.ÂÖmer K.
Ömer Bey; uzun mektubunuzu kısaltmak durumunda kaldım. Keşke ölen çocukların bugün yaşamaları için elimizden gelen bir şeyler olsaydı. Bu çocuklar bir anne olarak benim de yüreğimi sızlattı. Geride kalan aileleri şimdi ne durumdadır düşünmek bile istemiyorum. Bu sorunun kötü sonuçlarını ne yazık ki anneler ve çocuklar yaşıyor. Hepimizin ortak dileği çocuklarımızın mutlu ve barış içinde yaşacakları güzel bir gelecek...