Paylaş
Kuzey Kore’de bu yolla önemli mesafe kateden, Kuzey Kore lideri Kim Jong-un’u müzakere masasına çekmeyi başaran Trump, 2015 tarihli nükleer anlaşmadan çıkarak yaptırım açıkladığı İran’ı da köşeye sıkıştırarak taviz vermeye zorluyor.
Washington Post gazetesinde geçtiğimiz günlerde yayınlanan bir makaleye göre sadece Şubat 2018’de ABD, Kuzey Kore’nin yanı sıra, Kolombiya, Libya, Kongo, Pakistan, Somali, Filipinler, Lübnan ve daha başka ülkelerden grup ve bireyleri hedef alan tedbirler açıkladı. ABD önceki gün de, mart ayında İngiltere’de eski Rus ajan Sergey Skripal’in kimyasal bir maddeyle zehirlenmesinden ötürü Rusya’ya ağır yaptırım uygulamaya başlayacağını ilan etti.
Geçen hafta da NATO ortağı ve müttefik Türkiye’ye pastör Andrew Brunson’u serbest bırakmadığı için yaptırım açıklayan Trump yönetimi, yoğun olarak başvurduğu bu politikayı Ankara üzerinde de uyguluyor.
GÜVEN BUNALIMI
ANCAK yaptırımların bir dış politika enstrümanına dönüştüğü bu uygulamada Türkiye’yi farklı bir yere oturtmak gerekiyor. Çünkü, iki müttefik ülkenin sorunlarını tartışarak, diyalog yoluyla ve uzlaşma arayarak çözmesi beklenirken şimdilik sembolik olsa da öne sürülen yaptırımlar ikili ilişkileri daha stresli, daha gerilimli bir hale getiriyor.
Uluslararası kamuoyu önünde yaşanan bu gergin hava, sorunların çözümünü ötelerken stratejik ilişkilerde ise tamiri epey zaman alabilecek hasarlar oluşturuyor. Bu da zaten 15 Temmuz darbe girişiminden beri yükselişe geçen güven bunalımının zirve yapmasına yol açıyor.
TRUMP’IN KARARI
ABD basını son krizin temmuz başındaki NATO zirvesinde Başkan Trump ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasındaki görüşme sonrasında alevlendiğini öne sürüyor.
Buna göre Trump, İsrail’de Hamas ile bağlantısı bulunduğu iddiasıyla tutuklanan Ebru Özkan’ın salıverilmesi karşılığında Türkiye’nin de rahip Andrew Brunson’ı serbest bırakacağı konusunda bir anlaşmaya varıldığını sandı.
Ebru Özkan, Türkiye’deki evine geri dönerken Brunson ise İzmir’de ev hapsine alındı. Türk yetkililer ABD ile böyle bir takas anlaşması olmadığını belirtirken ABD basınına konuşan Amerikalı yetkililer, bu durumun Trump’ı rahatsız ettiğini, bu nedenle iki Türk bakana yaptırım kararını bizzat kendisinin verdiğini aktardılar.
KİŞİSEL DAVASI
YİNE ABD basınında yazılanlara göre Trump, pastör Andrew Brunson krizini kişisel bir dava olarak görüyor.
Kasım ayında ABD’de Kongre seçimleri var. Trump’ın Cumhuriyetçi partisi, ABD Kongresi’nin hem Temsilciler Meclisi hem de Senatosu’nda çoğunluğu korumayı umuyor. Ekonomik veriler şimdilik Trump’tan yana. Ancak özel savcı Robert Mueller’in Rusya’nın 2016 seçimlerine olası müdahalesiyle ilgili soruşturması çemberi daraltıyor.
Dolayısıyla Andrew Brunson’ın serbest kalması, seçim öncesinde Trump ve Evanjelist yardımcısı Mike Pence için muhafazakâr seçmen bazında olumlu bir hava yaratma potansiyeline sahip.
İLİŞKİLER DÜZELİR Mİ
ÖTE yandan Andrew Brunson gerilimi, ABD ile Türkiye arasında yaşanan krizlerin sadece görünen ucu. ABD Kongresi’nin iki kanadı Rusya’dan S-400 füze savunma sistemi alması nedeniyle Türkiye’ye F-35 savaş uçaklarının satışının askıya alınması yolundaki ortak tasarıda anlaştı.
F-35 maddesinin de yer aldığı Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasası Trump’ın masasında imza aşamasında. Ayrıca Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) da bulunduğu uluslararası finans kurumlarının Türkiye’ye kredi vermesinin engellenmesini öngören bir tasarı da Senato’da onay bekliyor.
Tüm bunlar iki müttefiki kritik bir yol ayrımında zor bir sınama ile karşı karşıya bırakıyor. İki tarafı da tatmin edecek formüller bulmak ya da bulmamak...
Paylaş