Nilgün Tekfidan Gümüş
Nilgün Tekfidan Gümüş
Nilgün Tekfidan GümüşYazarın Tüm Yazıları

Savaş çıkar mı

ASLINDA bugün için planım farklıydı. AB İlerleme Raporu’nda yer alan Türkiye’ye yönelik kadın, çocuk hakları ve eğitim konusundaki eleştirileri aktaracaktım.

Haberin Devamı

İyileştirmelere rağmen yargıda, toplam istihdamda kadın oranının ne kadar az kaldığından, kürtaj ve sezaryen tartışmalarının nasıl oldu-bittiye getirildiğinden, çıkarılan olumlu yasaların uygulamada nasıl güdük kaldığından bahsedecektim.

Avrupa Birliği, ekonomik kriz yüzünden her ne kadar gözden düşmüş olsa da Nobel Barışı ile ödüllendirilmesinin yine de haklı olduğunu savunacaktım. Yaklaşık 60 yıldır üye ülkeler arasında barışı tesis etmiş olmak bile buna değerdir, ‘AB’ye sahip çıkalım, getirdiği insani standartlara da’ diyecektim.

Ama olmadı, ‘ya savaş çıkarsa’ dedim, o zaman ne insan hakkı kalır, ne kadın hakkı, ne de çocuk hakkı.

* * *

FİKRİMİ değiştiren ise okuduğum bir haberde geçen “temsilen savaş” kelimesi oldu. Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle, malum, Çin dönüşü, Suriye krizi nedeniyle İstanbul’a uğrayarak Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile bir görüşme yaptı. Westerwelle, Almanca ‘temsilen savaşın’ peş peşe bölge ülkelerini ateşe verebileceğini, durumun çok ciddi olduğunu söylüyordu. Daha önce de BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon, Suriye için bu tanımlamayı kullanmıştı.

‘Temsili’ ya da ‘vekâleten savaş’ diye çevrilen bu kavram, İngilizce’de ‘proxy war’ nitelemesinin karşılığı ve tarafların bizzat değil, ama aracılar vasıtasıyla kendi çıkarları için başka bir ülkede savaşması anlamına geliyor.

Yakın tarihte Kore, Vietnam, Afganistan, Soğuk Savaş güçlerinin çarpıştığı ‘vekâleten savaşlardı’.

* * *

Haberin Devamı

BAZI yorumlara göre, şimdilerde Suriye’de yaşananlar da aslında bir “temsilen savaş.”

Buna göre bir yanda Katar, Suudi Arabistan ve Türkiye’nin de destek verdiği, ABD’den güç bulan Sünni ekseni.

Öte yanda Akdeniz’deki varlığını Suriye’deki üssü sayesinde sürdürebilecek bir Rusya, Çin ve Nusayri iktidarını destekleyen Şii İran ve Lübnan Hizbullahı.

Düne kadar, Lübnan’a sıçrayan bir iki çatışma dışında sıcak harp büyük ölçüde Suriye sınırları içinde Beşar Esad’ın ordusu ve muhalifler diye özetlenen çoğunlukla Sünni direnişçiler arasında sürüyordu.

* * *

TÜRK F-4 uçağının Suriye karasularına düşmesinin akabinde Suriye’den atılan mermilerin Şanlıurfa Akçakale’ye düşmesi, Türk vatandaşlarının ölmesi ilk kez söz konusu iç kargaşanın ülkeler arası bir savaşı tetikleme tehlikesine dönüştü.

Türk ordusu alarma geçti. 911 km ile en uzun kara sınırımız olan Suriye girişinde 250 tank gövde gösterisi yaptı, Fırtına obüsleri devreye girdi, namlular komşuya yöneldi. F-16’larımız sınırda alçak uçuş yapıyor. Türk denizcilerine ‘tam yol ileri’ emri verildi.

Ve ilk kez Şam’a Rusya’dan askeri ekipman taşıdığı gerekçesiyle bir Suriye uçağı Ankara’da yere indirildi. Suriye’den sonra Rusya ile de sinir harbi yaşanmaya başladı dünyanın gözleri önünde.

Haberin Devamı

Şam resti gördü mü

ABD’den, Fransa’dan, Almanya’dan Türkiye’ye “Dayanışma içindeyiz, ama temkinli olun” mesajı geldi. NATO, “Türkiye’yi koruma planlarımız hazır” dedi.
Rusya’nın baskısı üzerine Suriye’den önceki gün gelen “Sınırlarımızı gözetmek için ortak güvenlik komitesi kuralım. Doğrudan temas hattı olsun” mesajı Şam’ın bir anlamda resti gördüğü anlamına geliyor. Tansiyon bu kadar tırmanmışken, birden bire düşmesini beklemek tabi ki hayalcilik olur. Öte yandan gerilimi düşürecek formül arayışından da vazgeçilmemelidir.

* * *

BAŞBAKAN’ın eleştirdiği gibi BM Güvenlik Konseyi’nin yapısı bugünkü dünya gerçekleriyle uyuşmamaktadır. Lakin son krizde Batı’nın BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyelerinden Rusya ve Çin’in askeri müdahaleyle ilgili vetosunu bahane ettiği de aşikâr.

Ankara, Şam ile kartları yeniden açarken bunları hatırlamakta fayda var. Aksi halde Türkiye; Batı, üçüncü taraflar vasıtasıyla nükleer İran’ı dizginlemeye çalışırken, bir yanda Araplar, öte yanda Kürtler, hiç beklenmedik bir anda kendisini vekâleten bir savaşın kapanına sıkışmış bulabilir.

Yazarın Tüm Yazıları