Paylaş
Doğrusu bu kadar yetkinliği kanıtlanmış bir insan ülke yönetiminde nasıl böylesine çuvallar, vatandaşlarını nasıl böylesine bir kaosa sürükler akıl sır erdiremedim.
Bahsettiğim kişi Mısır’daki 3 Temmuz darbesinin baş aktörlerinden Muhammed el Baradey.
Geçen hafta o çok desteklediği General Abdülfettah El Sisi destekli cunta yönetimi Rabiatül Adeviye ve Nahda Meydanları’nı ölüm alanlarına çevirdiğinde zatı muhterem “Böylesine yanlış kararların arkasında duramayacağını” açıkladı. Sonra da cunta yönetiminde getirildiği Başkan Yardımcılığı koltuğundan istifasını duyurdu.
Oysa aynı kişi, Müslüman Kardeşler destekli Muhammed Mursi’nin devlet başkanı seçilmesinin birinci yıldönümü olan 30 Haziran’da iktidar karşıtları meydanları doldurduğunda bizzat Washington ile temasa geçip askeri darbe için destek istemişti.
*
ŞİMDİ, darbelerin hiçbir ülkeye acil çözüm getirmediğini bilmesi gereken eski Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Baradey’in, katliamlar karşısında gösterdiği şaşkınlığı anlamak mümkün değil.
Dolayısıyla kendisi bugün Mısır’daki en büyük kaybedenlerden biridir.
Hazır söz kaybedenlere gelmişken. Mısır’da kaybeden o kadar çok ki.
İç savaş tehdidini bertaraf etmek için darbe yaptığını söyleyen ancak aldığı kararlarla ülke genelinde birkaç günde binden fazla kişinin ölümüne yol açan General Abdülfettah El Sisi mesela.
Sonra Mısır’da katliamlar yaşanırken Martha’s Vineyard’da golf oynamaya devam edip baskılar üzerine El Sisi Yönetimi’ne göstermelik bir yaptırım açıklayan ABD Başkanı Barack Obama ve danışmanları.
Mısır’daki demokratik adımları kendileri için tehdit olarak algılayıp darbeciler için kesenin ağzını açan Suudi Arabistan, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri gibi Arap ülkeleri.
Ve tabii İsrail. Demokratik bir Ortadoğu’yu desteklemek yerine darbeciler lehine Washington’da lobi yaptığı için.
*
BU krizin hiç mi kazananı yok? Olmaz olur mu? Elbette var.
Müslüman Kardeşler hem kazanan, hem kaybedendir.
Kaybedendir; çünkü diyalog ve uzlaşma yerine evlatlarını şahadet adı altında kızlarını, oğullarını tankların tüfeklerin önüne bırakmıştır.
Şiddete karşı olduğunu sık sık dillendirse de Kıpti kiliselerinin yakılmasına engel olmamıştır.
Ama aynı zamanda İhvan kazanandır da. Darbe ve katliamlar sonucunda mazlum konumuna düşmüş, İslam aleminde empati ve sempati yaratmıştır. Mısır’ın geçici yönetiminin Kardeşleri yasaklaması halinde desteği daha da güçlenecektir.
Maalesef bu krizin bir kazananı da sandık yoluyla İslami partilerin iktidar olmasına izin verilmeyeceğini savunan terör örgütü El Kaide ve diğer radikallerdir.
Bu nedenle Batı bir an önce ‘darbe değil, halk isyanı’ ikiyüzlülüğünü bir kenara bırakmalı, bölgede hızlandırılmış demokrasi yerine, çoğulculuğu ve katılımcılığı destekleyen siyasi yapıların oluşmasına destek vermelidir.
Dayan Metin
Cumartesi günü öğle saatleriydi. Kahire’deki El Fetih Camisi’nden iyi haberler gelmiyordu. Baltacılar ve güvenlik güçleri, darbe karşıtları bulunduğu gerekçesiyle cuma akşamı yatsı namazı sonrası camiyi kuşatmıştı. TRT muhabiri Metin Turan da içerideydi. Twitter’dan gece boyunca yazdığı mesajlar durmuştu. Telefonla aradım, hat parazitli, sesi endişeli ve heyecanlıydı. “Bir grup çıkmak istedi, tutukladılar. Buradakiler sorgulanmadan serbest bırakılmak istiyor” demişti. Biraz anlattı. Güvenlik güçleri etrafı sarmıştı. “Aman dikkatli olun, gereksiz cesaret gösterisi yapmayın” dedim. Sonra aradığımda telefonu kapalıydı. Saatler sonra gözaltına alınıp cezaevine götürüldüğü haberi geldi. Kahire Yönetimi, derhal meslektaşımızı serbest bırakmalıdır.
Paylaş