Paylaş
Londra, cuma akşamı etkileyici ve çok farklı bir törenle 2012 Olimpiyat oyunlarının açılışına ev sahipliği yaparken tüm dünyanın gözleri önünde Suriye’nin Halep’i, tanklarla tüfeklerle yüzleşiyordu.
Suriye’de özellikle PKK’nın uzantısı olan PYD’nin Kuzey’de bazı yerleşimleri kontrol altına alması nedeniyle zor bir sınavla karşı karşıya olan Türkiye ise mesaisinin bir kısmını 2020 Olimpiyatları’nı İstanbul’a getirebilmeye ayırmıştı.
***
BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan’ın olimpiyat lobisi yapmak üzere üç günlüğüne Londra’ya yaptığı ziyaretten bahsediyorum.
Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü yılı dolayısıyla büyük hedefler koyan AK Parti Yönetimi, belli ki, Olimpiyatları İstanbul’a getirerek bu dönemi taçlandırmak istiyor. Erguvanlar kentinin bu kez iki rakibi var. Daha önce ikişer kez bu oyunlara ev sahipliği yapmış olan Tokyo ve Madrid.
Tokyo, “2020 Olimpiyatları, 11 Mart 2011’de yaşanan büyük tsunami felaketinin rövanşı olacak” diyor. Bir anlamda psikolojik baskı uyguluyor yani.
Madrid’in başı ise ekonomik darboğazla belada. Böylesi bir durumda bir kez daha şans tanınır mı İspanya’ya? Meçhul.
***
ERDOĞAN, Londra’da yaptığı açıklamada, “Halkının büyük bir çoğunluğu Müslüman olan bir ülkede bugüne kadar bir olimpiyat düzenlenmedi. Sorarlar insana, ne eksik de yapmıyorsunuz” dedi.
Sonra da şöyle devam etti: “İstanbul, medeniyetlerin buluştuğu bir şehir. Ekonomik olarak Avrupa ülkelerinin hepsi dökülüyor. Türkiye çok daha farklı bir yerde. Altyapı, üstyapı olarak gayet iyi bir durumdayız”.
***
HAH işte ben de tam oraya gelecektim. 2020 Olimpiyatları için düzenlenen internet sayfasından çalıp başlıkta kullandığım “İkon şehir İstanbul”dan söz edeceğim size.
Doğrudur İstanbul metropolu, koca bir inşaat şantiyesini andırmaktadır.
Ama yüz binlerce insanın her gün trafikte sefil olduğu da doğrudur. Boğaz köprülerinin iflas ettiği, sabah ve akşam saatlerinde yolların, toplu taşıma araçlarının İstanbul’a yetmediği de bir o kadar gerçektir.
Dolayısıyla 80 bin kişilik stat inşa edip yoluyla, metrosuyla bunu desteklemediğinizde tribünlerin boş kalacağını öngörmek için müneccim olmaya da gerek yoktur.
***
BİR de şu Müslüman vurgusu var ki, ona da değinmeden geçemeyeceğim. Türkiye’nin ‘Müslüman nüfusun çoğunlukta olduğu bir ülke olduğu’ tanımı dünyaca malumdur.
Spor dil, din, ırk, cinsiyet gibi farklı unsurları bütünleştiren, fiziksel rekabete ve yarışa dayalı evrensel bir etkinliktir.
Dolayısıyla İstanbul, ‘Müslüman kimliği’ ile değil, alt yapısıyla, üst yapısıyla, sporcusuyla, izleyicisiyle, misafirperverliğiyle, tüm dinlere eşit mesafede duran tavrıyla bu oyunlara talip olmalıdır.
Lâle ve İstanbul silueti
OLİMPİYAT hazırlıkları içinde hoşuma giden şeyler de yok değil. Her ne kadar İstanbul için yapılan “lâle” ve “köprü” vurguları bayatlamış olsa da lâle, Kız Kulesi ve tarihi yarımada siluetiyle hazırlanmış turuncu ve mavi tonlu 2020 Olimpiyatları logosu fena olmamış.
Ancak oyunlar için hazırlanan internet sitesinin biraz daha elden geçmesi gerektiği kanaatindeyim. Kullanılan dil, dil bilgisi, anlatım tarzı daha profesyonel bir rötuşa ihtiyaç duyuyor.
Mesela, İstanbul’un niye bu oyunlara ev sahipliği yapması gerektiğine dair ilk anda doyurucu, ikna edici, dinamik bir söylem bulamadım. Bula bula buram buram çeviri kokan, “ikon şehir İstanbul” tanımlamasını buldum.
Paylaş