Paylaş
IŞİD terörüne rehin düşen Suriye’deki Kürt yönetimi Kobani’ye nasıl yardım edilebilir diye konuşmak yerine birbirimize girdik. Türkiye’nin birçok yerinde Kobani’den aşağı kalmayan görüntüler yaşandı. Maalesef onlarca can verdik. Batı’da şimdi ‘NATO’nun ikinci büyük ordusu Türkiye, niye bir taş atımı ötedeki Kobani’ye müdahale etmiyor’ diye bir algı var. Ve öyle bir hava yaratıldı ki, Kobani’nin düşmesi ya da orada sivil ölümlerin yaşanması halinde Ankara büyük bir suçlamayla karşı karşıya kalacak.
*
PKK ve Suriye’deki uzantısı PYD, Türkiye’nin Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinin hemen karşısındaki Kobani’de IŞİD’e karşı direnen YPG güçlerine hem insan, hem de silah takviyesi yapılması için imkân sağlanmasını istiyor. Üç tarafı IŞİD tarafından saldırı halinde olan Kobani’nin dünya ile tek bağlantısı Türkiye. Rojava’nın diğer Kürt kantonları olan Cezire ve Efrin’den ya da Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nden gelebilecek Peşmerge yardımı ancak Türkiye üzerinden Kobani’ye ulaştırılabilir.
Türkiye gelinen nokta itibariyle zor bir konumda.
Çünkü bir yanda barış yapmak istediği, ama terör kartını yeniden öne süren bir grup; öte yanda ise PKK ile barış sürecini hep şüpheyle izleyen ve patlayan ilk krizde bu kuşkusunun boşuna olmadığını söyleme fırsatı bulan bir kesim var.
*
TÜRKİYE, dış politika açısından da köşeye sıkışmış durumda. Suriye’de Beşar Esad’ı devirmek isteyen muhalif gruplara ayırt etmeksizin destek olmakla suçlanan AKP Yönetimi, bu kez yine eleştiri oklarının hedefinde.
Batı basını günlerdir, ‘Türk askeri tanklarıyla sınırda duruyor da, niye IŞİD’e müdahale etmiyor’ diye soruyor.
Ortadoğu coğrafyasında; bir tarafta Rusya, Çin tarafından desteklenen Şii ekseni ve öte yanda Arap ülkelerinin beslediği Sünni ekseni etrafında süren çatışmaların tek sorumlusu Türkiye’ymiş gibi. Oysa IŞİD gibi illegal örgütlerin, Ortadoğu’da palazlanıp petrol yollarını kontrol etmeye kalkmasının yolunu ABD’nin yine petrol için bölgeye yaptığı askeri müdahaleler yol açmadı mı? Şimdi kendi topraklarından çıkardığı kayagazı (şeyl enerjisi) sayesinde dünyanın önde gelen enerji üreticilerinin başına yükselen ABD, ‘kara gücü göndermem’ diyerek Suriye’de geniş çaplı bir askeri müdahaleyi reddediyor. Ve savaşı Türkiye’ye havale etmek istiyorlar.
*
EVET, Türkiye’nin sınırına dayanmış terör örgütü IŞİD, ülkemiz için çok ciddi bir tehdittir. Ancak, Batı’dan onbinlerce yabancı savaşçı bulma potansiyeline sahip olan IŞİD, belli ki, onlar için de en az Türkiye’ye olduğu kadar bir risktir.
Dolayısıyla Türkiye’nin IŞİD’e karşı verilecek bir savaşın liderliğine soyunması ucu nereye gideceği belli olmayan bir macera olacağından son derece risklidir.
Ankara’nın sınırın öte yanında Suriye’de mülteciler için güvenli bölge oluşturma önerisi de uluslararası kararlılık ve destek olmadan denenecek bir iş değildir. Türkiye, başka bir ülkenin toprağını işgal etmiş olarak algılanacağı gibi ülkemiz İran, Suriye, hatta Rusya gibi ülkelerin tehditlerine açık hale gelir.
*
SURİYE’de şu an öncelik Kobani’dir. Türkiye’nin yapabilecekleri ve karşı tarafın istekleri arasında bir uzlaşma noktası aranmalıdır. Unutulmamalıdır ki, IŞiD, üç-beş çapulcudan oluşan basit bir terör örgütü değil, Irak ordusundan elde ettiği silahlarla ve eski Baasçı subayların da desteğiyle hareket eden, Türkiye sınırından Bağdat’ın kapılarına kadar uzanmış bir bölgeyi kontrolü altında tutabilen ordu görünümlü bir yapıdır. Öte yandan Kobani’de sivil ölümlerin önüne geçilmesi için elden gelen ne varsa denenmelidir.
‘Serhildan’ (Kürtçe ‘isyan’) diye gençleri sokaklara dökmenin, ‘Silahlı birliklerimizi yeniden Türkiye’ye gönderdik’ diye tehditler savurmanın, yakıp yıkmanın ‘Misliyle karşılık veririz’ tarzı retoriğin ne Türklere, ne de Kürtlere faydası olduğunu 30 yıldır anlamadık mı?
Paylaş