En zoru hangisi

PKK sorununu çözmek için her iki taraftan temsilciler, geçtiğimiz dönemde İmralı süreci başlamadan, Londra, Dublin ve Belfast’a giderek Kuzey İrlanda barış süreciyle ilgili bizzat bilgi aldılar.
Görüşmelere katılanlardan biri de BDP’li milletvekili Ayla Akat’tı. The Guardian Gazetesi’ne göre Akat, görüştükleri kişilerden birinin İngiltere eski Başbakanı Tony Blair’in özel kalem müdürü olan Jonathan Powell olduğunu söyledi.
Siyasi silahlı sorunların çözümü için ‘Bisiklet teorisini’ öne süren Powell, “Pedalı çevirmeye devam edeceksin, yoksa düşersin” diyor.

*

TAVSİYELER.

İmralı tutanaklarının basına sızması ve ortalığın toz duman olmasının ardından Powell’ın diğer önerilerine bir göz attım. Her ne kadar Kuzey İrlanda modelinin şablon gibi öteki krizler için uygulanamayacağının altını çizse de İngiliz diplomat, başarılı bir müzakere için 10 şart öne sürüyor. London School of Economics online yayınında yer alan önerilerden bazıları şöyle:
 “Şiddeti silahlı adamlarla görüşmeden bitiremezsiniz.”
 “Görüşmeler başlamadan önce bazı koşulların yerine gelmesi gerekir, en önemlilerinden biri de belki iki tarafın da silahlı mücadeleyle kazanamayacağını görmesidir.”
 “İki tarafta da siyasi liderlik olmalıdır.”
 “Barış bir durum değil, bir süreçtir. Bisiklete bindiğinizde, düşmesine izin vermemelisiniz. Düştüğünde yeniden kaldırmak inanılmaz zor olabilir.
 Dünyada çözülemeyecek bir sorun yoktur. Uygun şartlarda, sabır ve siyasi liderlikle Kuzey İrlanda sorunu çözüldü. Doğru zamanda, aynı çaba gösterilirse diğer silahlı meseleler de çözülebilir.

*

KAZAN-KAZAN.

Powell’ın en önemli önerilerinden biri de “Anlaşmalar ancak iki taraf da müzakerelerden taviz vermeye zorlanmış gibi değil de kazanmış hissiyle çıkarsa başarılı olur” diyor.
Sanırım önerilerin en kritiği de bu. Türkiye, “Artık analar ağlamasın, gözyaşları dinsin” konusunda hemfikir. Ancak bir yandan bunun ne pahasına yapıldığı da merak konusu.
İmralı süreci sadece AK Parti ve PKK’yı destekleyen bir kesimin barışı mı olacaktır, yoksa Türk, Kürt’ün ortak galibiyeti mi sayılacaktır, bu net bir şekilde ortaya konmalıdır.

*

SAVAŞ-BARIŞ.

Doğrudur, savaş kolay, barışın şartlarını belirlemek zordur. Toplumun bu süreçte haberdar olması, tartışması da en doğal hakkıdır. Burada “Böyle gazetecilik olmaz olsun” öfkesi yerine, Türkiye’ye süreci daha iyi nasıl anlatabiliriz diye kafa yorulmalıdır. İmralı süreci zaten samimi, adil ve güvenilir ise endişe edecek bir durum da olmayacaktır.
Yoksa şüphe çeken, eksik hissi veren ve halk desteği olmayan bir plan, bisikleti her an yoldan çıkarabilir ki, bu kimsenin pek de istediği bir şey değildir.

Merak EDİYORUM

Ben diktatör değilim.
Kongre ile 1 Mart itibariyle bütçe krizini aşamayan ABD Başkanı Barack Obama, “Ben diktatör değilim” diyerek seçilmiş liderleri anlaşmaya zorlayamayacağını söyledi. Dünyanın en muktedir adamı sayılan Obama, daha önce de “Ben ABD İmparatoru değilim”, “Çin Devlet Başkanı olsaydım işim daha kolay olurdu” gibi çıkışlar yapmıştı. Obama’nın bilinçaltında ‘diktatör’ olmak mı var, yoksa iktidarı paylaşıyor olmanın rahatlığı mı?

Esnek çalışmak

Türkiye, kadınlar için ‘esnek çalışma’ modelini tartışırken dünyanın en büyük internet şirketlerinden Yahoo’nun kadın CEO’su Marissa Mayer’in (37) uzaktan çalışan herkese artık büroda çalışma talimatı vermesi tartışma konusu oldu. Mayer’i bu karara iten de Yahoo otoparkında gördüğü az sayıda otomobil olmuş. Bilgi işlemden şirket bilgisayarına dışarıdan bağlantılarla ilgili data isteyen Mayer, girişlerin de düşük olduğunu görünce de ofise geri dönüş için düğmeye basmış. Şimdi Silikon Vadisi, bu konvansiyonel çalışma sisteminin Yahoo’yu ileriye mi, geriye mi götüreceğini merak ediyor.