Paylaş
Yemen’de Şii-Sünni birbirine girdi, onbinlerce kişi öldü. Libya yeniden kan gölü. Şimdi ise artan İran tansiyonunu konuşuyoruz.
Bir bölge daha kaç savaşı kaldırabilir ki? Bu coğrafyanın evlatlarının düşmanlıkları bir kenara bırakması bu kadar mı zor? Niye çoğu Müslümanların çoğunlukta olduğu Ortadoğu ülkeleri savaş yerine, barışı konuşamıyor?
NİYE ANLAŞAMIYORLAR
ARAP baharından bu yana Ortadoğu’da eksen savaşları öne çıkıyor. Bir tarafta Suudi Arabistan’ın başı çektiği Mısır ve Körfez ülkeleri. Bu eksen İsrail ile de dirsek temasında. Diğer eksen ise Şii İran. Türkiye ile Katar ise üçüncü bir eksen olarak öne çıkıyor.
Müslüman Kardeşler’e (İhvan) yakın grupların güçlenmesini iktidarlarına yönelik tehdit olarak algılayan Suudi ekseni, bu hareketin baskılanmasından yana. Nitekim ABD’nin İran Devrim Muhafızları Ordusu’nu yabancı terör örgütü ilan etmesinin ardından bu eksen ABD’ye İhvan’ı da ‘yabancı terör örgütleri’ listesine aldırmak için baskı yapıyor. Amerikan basınına yansıyanlara göre ABD yönetimi içinde bir kanat böyle bir hamlenin Türkiye ve Katar gibi ülkeleri kızdıracağı görüşünde.
GERİLİM NASIL ARTTI
İŞTE bu eksenler farklı şekillerde Suriye, Libya ve Yemen’de vekil gruplarıyla çatışma halindeler. İsrail ise İran’ın artan nüfuzunu kendisine yönelik varoluşsal bir tehdit olarak görüyor. ABD yönetimi de Tahran’ın güçlenmesinden rahatsız.
ABD Başkanı Donald Trump, geçen yıl yetersiz bulduğu gerekçesiyle 2015 tarihli nükleer anlaşmadan çekildiğini açıklamıştı.
Ve Trump’ın çekilme kararının birinci yılında bu kez İran, anlaşma çerçevesinde yer alan bazı taahhütlerine uymayacağını açıkladı. Anlaşmanın Avrupa tarafına ise zararının telafi edilmesi için 60 gün süre verdi.
ABD NE İSTİYOR
ABD, geçen haftadan beri bölgeye askeri yığınak yaparak savaş riski artıyormuş hissi veriyor. Öte yanda hafta sonunda Birleşik Arap Emirlikleri’nde dört petrol tankerine saldırı düzenlendiği iddiası ve Suudi Arabistan’ın petrol boru hattına İHA ile gerçekleştirilen saldırılar söz konusu.
İran’ı yaptırımlarla kıskaca alan, petrol satışını sıfıra indirmeye çalışan ABD, askeri yığınakla da Tahran’a tam saha pres yapıyor. Trump yönetimi, bu sayede İran’ı yeniden müzakere masasına çekmeyi umuyor. ABD, İran’ı nükleer silah üretmekten tamamen men edecek, balistik füze programını sınırlayacak, Ortadoğu’da terörist saydığı gruplara desteğini kesmeye zorlayacak bir anlaşma istiyor.
İRAN KABUL EDER Mİ
2020 seçimlerine hazırlanan Trump, aslında Tahran’a yönelik bir nevi Kuzey Kore taktiği uyguluyor. Ekonomik yaptırımların İran’ı bunalttığı sır değil. Nitekim Cumhurbaşkanı Ruhani, hafta sonu yaptığı açıklamada ekonomik anlamda “İran-Irak savaşından daha zor bir sürecin söz konusu olabileceği” söyledi. Bu açıklama, “İran’ın müzakereye yakın olabileceği” yorumlarına yol açıyor.
Ancak ‘ılımlı’ kanattan olan Hasan Ruhani, İran’da karar merci değil. Tahran’da son sözü, ilk anlaşmaya da sıcak bakmayan İran dini lideri Ayetullah Hamaney söylüyor.
Ayrıca nükleer anlaşmanın taraflarından Rusya’nın Devlet Başkanı Vladimir Putin’in salı günü ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ile yaptığı görüşme sonrasında İran konusunda “Rusya itfaiye ekibi değil. Biz herşeyi kurtarmaya yetişemeyiz” demesi de manidar. Moskova da İran’a ‘başının çaresine bak’ mesajı veriyor.
Her halükarda Tahran’a yönelik kuşatma daralıyor. Her ne kadar İran’a baskı kontrollü bir gerilim olsa da, beklenmedik bir kıvılcım öngörülmeyen sonuçlar doğurabilir.
Bu nedenle Ortadoğu ülkelerinin savaşı değil, barışı konuşmasının zamanı geldi de geçiyor...
Paylaş