Paylaş
Nitekim Biden samimi çizgisini önceki günkü Ankara ziyaretinde de sürdürdü. Türkiye’nin kâbus saatleri için “15 Temmuz gecesi yaşananların gerçek olup olmadığı, internet oyunu olup olmadığını anlayamadık” dedi. Türkiye’nin Fetullah Gülen’in iade edilmesiyle ilgili taleplerini ise usta bir manevrayla karşıladı. “Keşke Gülen, ABD’de değil, başka bir ülkede olsaydı” diyerek durumdan pek hoşnut olmadıkları izlenimi verdi. Tabi ziyaretin en önemli vurgusu, Cerablus operasyonu çerçevesinde terör örgütü PKK’nın uzantısı PYD-YPG’ye verilen sert mesaj oldu.
NE ANLAMA GELİYOR
SURİYE’de savaş başladığında Türkiye ve bazı Arap ülkeleri Suriyeli muhaliflerin desteklenmesi, eğit ve donat programının hayata geçirilmesi için ABD ile işbirliği yapmıştı. Ancak ABD, terör örgütü IŞİD ile savaşa öncelik verdiği, diğerleri Esad’ın devrilmesine odaklandığı için proje başarılı olmadı. Sonuçta Washington, omurgasını YPG’nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) diye bir oluşumu desteklemeye başladı.
Ankara’daki bazı yöneticiler Halep’te namaz kılma hayali kurarken, Türkiye bir anda Suriye sınırı boyunca bir Kürt kuşağı realitesiyle karşı karşıya kaldı.
Kürtlerin Suriye’nin kuzeyinde kanton ilan ettiği batıdaki Afrin ile doğuda Haseke’den Cerablus’a kadar uzanan Kürt bölgeleri arasında sadece bir boşluk kaldı. O da Mare ile Cerablus arasında kısmen muhalifler, kısmen de IŞİD’in kontrol ettiği 92 km’lik bölgeydi.
TÜRKİYE İÇİN ÖNEMLİ
BATI bu bölgeyi IŞİD’in hayat damarı olarak görüyordu. Çünkü Avrupa’da terör saldırıları düzenleyen IŞİD mensuplarının bu hattan giriş çıkış yaptığı anlaşılıyordu. Türkiye’ye de bu bölgenin kapanması için baskı yapılıyordu.
Ancak 24 Kasım’da Rus uçağının düşürülmesinin ardından Türkiye’nin bölgede hareket kabiliyeti kalmamıştı, sadece karadan top atışlarıyla muhaliflere destek verebiliyordu. Öte yandan Türkiye, Fırat’ın batısını YPG’ye kırmızı çizgi ilan etmişti
Buna rağmen SDG Fırat’ın batısına geçmiş, 12 Ağustos’ta haritada Mare-Cerablus hattının altında kalan Menbiç’i ABD’nin hava ve askeri desteğiyle de geri almıştı. Türkiye’nin beklentisi ABD’nin taahhüt ettiği gibi YPG’nin Fırat’ın doğusuna geri çekilmesi. Ancak YPG’nin bunun yerine batıda Al Bab’a doğru ilerleyip Afrin’e biraz daha yaklaşma niyetinde olduğu konuşuluyordu. Hatay’a komşu Afrin ile bağlantı sağlandığında Suriye’nin kuzeyindeki Kürt kuşağı da tamamlanmış olacaktı. Böylece kuzeyde kalan küçük bir bölge dışında Türkiye’nin Arap dünyasıyla tarihi bağı kopmuş olacaktı.
RİSKLERE DİKKAT
TÜRKİYE’nin Esad’ın destekçisi olan Rusya ile normalleşme sürecine girmesi, İran ile yakınlaşması, Esad’ın da Suriye’deki aktörlerden biri olduğunu teyit etmesi, bölgede zor durumda kalan Ankara’nın elini nispeten rahatlattı.
Başbakan Yıldırım ile düzenlediği basın toplantısında “Türkiye halkının ABD’den daha iyi dostu yoktur” diyen Biden, YPG’nin Fırat’ın doğusuna çekilmesi gerektiğini belirtti ve sözünü “Nokta” vurgusuyla bitirdi. Bu önemlidir.
Çünkü hem Türkiye’ye Suriye’de, hem de ABD’ye Türkiye ile ilişkilerinde nefes aldıracak bir gelişmedir. Şimdi kritik olan YPG’nin ABD’ye yönelik bu taahhüdüne sadık kalıp kalmayacağıdır. Çünkü aksi bir durum görülüyor ki, Türkiye’yi ve ABD’nin sahadaki ortağı YPG’yi karşı karşıya getirme potansiyeline sahiptir. Ayrıca Türkiye’nin Suriye’de IŞİD ile de çatışmaya girme riski söz konusudur. Bu nedenle Türkiye, Suriye’de uluslararası desteği sürdürecek şekilde hareket etmelidir.
Ez cümle, Suriye savaşının çok başındayken bir çözüm bulunabilse ne ülke paramparça olur, ne binlerce kişi can verir, ne mülteci akını oluşur, ne de bir Kürt kuşağı yapısı ortaya çıkardı.
Yarın Cenevre’de ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ve Rus Dışişleri Bakanı Lavrov, bir kez daha Suriye’yi görüşmek için buluşacak. Tıpkı Kerry’nin geçtiğimiz günlerde söylediği gibi “Bu Suriye rezaleti çok uzun sürdü.”
Umut verici gelişmeler var, ancak iyimser olmak için erken.
Paylaş