Paylaş
ABD ve Rusya’nın öncülüğünde varılan ‘çatışmaların durması’ uzlaşmasının geceyarısı itibariyle yürürlüğe girmesi öngörülüyor.
Ancak savaşın başladığı 2011 martından bu yana Suriye’yi umuda bu kadar yaklaştıran anlaşma daha hayata geçmeden ortaya birçok pürüz çıktı.
EN ÖNEMLİ ÇEKİNCE
HER şeyden önce varılan uzlaşma ‘çatışmaların durması’ diye tarif ediliyor.
Kısmı bir ateşkes gibi.
Tüm tarafları kapsamıyor.
2014 yılında ülkenin büyük bir kısmını ele geçiren terör örgütü IŞİD ve yine El Kaide bağlantılı El Nusra ve diğer cihatçı grupları içermiyor.
Yani ABD, Rusya, rejim ve diğer taraflar, IŞİD ve El Nusra’yla savaşmaya devam edebilecek.
İşte işin ilk pürüzlerinden birini burası teşkil ediyor.
IŞİD’i tüm taraflar terör örgütü olarak kabul ediyor.
Ancak sahada Nusra ile bazı muhalif gruplar neredeyse iç içe geçmiş durumda.
Mesela, geçen mart ayında kuzeybatıdaki İdlib vilayetini ele geçiren Türkiye’den desteklenen grupların da olduğu Fetih Ordusu’nun ana bileşenlerinden biri Nusra.
Dolayısıyla sahada birlikte hareket eden muhalif grupları ayırt etmek zor.
Özgür Suriye Ordusu’na (ÖSO) bağlı Yermuk Ordusu siyasi büro şefi Beşar el Zubi de Reuters’a yaptığı açıklamada bunu söylemişti.
ÖSO ile El Nusra’nın bazı bölgelerde iç içe olduğunu belirterek “Rusya ve rejim ‘Nusra Cephesi’ni vuruyoruz’ bahanesiyle bu bölgeleri hedef almaya devam edecek.
Grupların ne kadar iç içe geçtiğini herkes biliyor.
Eğer bu yola başvururlarsa ateşkes çöker” demişti.
B PLANI NE DEMEK
BEŞAR Esad neredeyse yenilmek üzereyken İran’ın da teşvikiyle 30 Eylül’de Suriye’de hava saldırılarına başlayan Rusya, muhalifleri ve onları destekleyenlerin hesaplarını alt üst etmiş durumda.
Sahanın Esad lehine ve rejim ile zaman zaman işbirliği yapan Suriyeli Kürtler lehine dönmesinin ardından gündeme gelen ateşkesi Rusya çok önemsiyor.
ABD’nin tonu ise daha temkinli.
Geçici ateşkes, onlar için Rusya’nın ve rejimin güvenilirliğini test edecek bir süreç gibi.
Bu nedenle geçtiğimiz günlerde ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin Senato Tahsisatlar Komitesi’nde yaptığı uyarı da dikkat çekiciydi.
Kerry, A planı olan ateşkesin uygulanamaması halinde B planı olan bölünme anlamına gelecek gelişmelerin olabileceği uyarısını yaptı.
Uyarının öncelikli hedefi, Esad rejimini savunan Rusya ve Şam gibi duruyor.
Ama bu Suriye’deki olası bir bölünmeden olumsuz etkilenme potansiyeli yüksek olan Türkiye’ye yönelik bir uyarı olarak da algılanabilir.
TÜRKİYE’NİN POZİSYONU
RUSYA’nın Suriye savaşına müdahil olmasının ardından oluşan tablo, Sünni muhalifler ve onları destekleyen tarafların pek de öngördüğü gibi değil.
Esad’a karşı isyanın sembollerinden olan Halep’te muhalifler kuşatma altına alındı.
Halep’in kuzeyindeki bazı muhalif gruplar da, terör örgütü PKK bağlantılı YPG’nin saldırıları sonrasında geri çekilmek zorunda kaldı.
Binlerce sivil, Türkiye ile 7 km ötedeki Azez arasında mahsur kalmış durumda.
Türkiye; IŞİD, Nusra gibi terör grupları ateşkes dışı bırakılırken YPG’nin niye ateşkese dahil edildiği konusunda tepkili.
Dün Başbakan Davutoğlu’nun açıklaması vardı.
Türkiye’nin her halükarda ateşkesi desteklediğini söyledi. “Ateşkes Suriye’deki taraflar içindir, Türkiye’nin güvenliği ile ilgili bir durum söz konusu olduğunda bizim için bağlayıcı değildir” diye de ekledi.
SINIRI KAPATMA SENARYOSU
TÜRKİYE yönetiminin terör örgütü olup olmadığı konusunda ABD ile fikir ayrılığı yaşadığı YPG ise önceki akşam açıklamasında ateşkese uyacaklarını açıkladı.
Ama meşru müdafaa hakkının saklı olduğunu da vurguladılar.
Bunu Esad rejimi ve muhalifler de söylüyor.
Ayrıca IŞİD ile mücadele, ateşkes dışı bırakıldığından YPG’nin bu örgütle savaşı muhtemelen devam edecektir.
ABD’nin önemli hedeflerinden biri IŞİD’in Suriye’deki merkezi sayılan Rakka’nın geri alınması.
Olası Rakka harekâtı için ABD, ana bileşenini YPG’nin oluşturduğu bazı Arap grupların da yer aldığı Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) büyük önem veriyor.
IŞİD’i zayıflatmak için de öncelikle lojistik hatlarının kesilmesi hedefleniyor.
Geçtiğimiz günlerde savaşın Irak sınırına komşu Kürt bölgesi Cezire’nin güneyindeki Şeddadi’ye kayması da bu nedenle.
Geçen hafta Independent Gazetesi’nin Ortadoğu uzmanlarından olan Patrick Cockburn’e Amerikalı eski bir diplomatın yaptığı yorum vardı.
“Yaklaşık bir yıldan fazla süre önce, Amerikalılar, Türklerin IŞİD’e ve diğer cihatçılara sınırı kapatmayacağını anladılar. ABD’liler de sınırı güneyden, Suriyeli Kürtlerle kapatmaya karar verdiler.”
Dolayısıyla iki haftalık ateşkes döneminde savaş daha çok IŞİD ile mücadeleye kayabilir.
Özetlersek saha o kadar karmaşık, çıkarlar o kadar çatışıyor ki; maalesef ateşkesle ilgili beklentileri kimse yüksek tutamıyor.
Paylaş