Paylaş
Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütü’nün (MSF) Suriye’den işbirliği yaptığı üç hastaneden gelen bilgiler, sivillere karşı zehirli madde kullanıldığı iddialarını destekliyor. Geçen çarşamba sabahı Şam’daki hastanelere getirilenlerin tamamı benzer semptomlar gösterdi.
Ağızda tükürük salgısı artmış, gözbebekleri küçülmüş, kasılmalar başlamış, ağır solunum yetersizliği yaşanıyordu. Sinir gazı tedavisinde kullanılan atropin ile müdahale yapıldı. Yaklaşık 3600 kişiden 355’i öldü.
MSF’ye göre ölüme yol açan maddenin ne olduğu teşhis edilebilmiş değil. Ancak bulgular merkezi sinir sistemine etki eden bir zehirlenmeye işaret ediyor.
***
ABD Yönetimi, müttefiki İngiltere, Almanya, öte yandan Rusya ve İran, BM silah denetçilerinin saldırının merkez üssü Doğu Guta’da yapacağı incelemenin sonuçlarına odaklanmış durumda.
Denetçiler ne derse desin. Ortaya çıkan tablo şu:
Çarşamba günü birileri ABD Başkanı Barack Obama’nın bir yıl önce koyduğu “kırmızı çizgiye” ciddi bir şekilde meydan okudu.
Öyle ki, bunu tam da BM denetçilerinin, evvelki kimyasal silah iddialarını araştırmak için geldiği günün ertesinde yaptılar.
Daha önce yüzleri, binleri öldüren katiller, bu kez aralarında onlarca çocuğun da bulunduğu sivilleri zehirlediler.
Görülen o ki, Obama’nın ‘Suriye’de geniş çaplı kimyasal silah kullanılmasıyla’ ilgili kırmızı çizgisi aşılmışa benziyor.
***
İYİ de şimdi ne olacak?
ABD Başkanı Obama, iki buçuk yıldır ayak sürüdüğü Suriye’de sonunda askeri müdahaleye yeşil ışık yakacak mı?
Doğrusu Washington pek de gönüllü değil.
Çünkü Irak ve Afganistan savaşlarının yükünü hem madden, hem manen omuzlarında hissediyor. Ayrıca iki savaşın bölgeyi nasıl karıştırdığı da ortada.
Öte yandan Suriye’de verilmiş ve ihlal edilmiş bir gözdağı var. ABD’nin, güçlü bir yanıt vermediğinde gelecekte güvenilirliği ve caydırıcılığı kalır mı?
Belli ki, kimyasal saldırı, ABD Yönetimi’nde de güçlü bir beyin fırtınası başlattı. Beyaz Saray’da birbiri ardına toplantılar yapılıyor.
Akdeniz’de normalde iki olan devriye gezen savaş gemisi sayısı, şiddet yükselirken dörde çıkarıldı. Bunlar şimdi Suriye sahillerine daha yakın bir konuma getiriliyor.
Silah stokları ve en son 2011’deki Libya operasyonunda yoğun olarak kullanılan Tomahawk akıllı füzeleri gözden geçiriliyor.
***
BİR yandan ABD için 1995 Bosna ve 1999 yılındaki Kosova harekâtı örnek gösteriliyor.
O zamanlar, Avrupa ülkeleri kıtanın göbeğinde yaşanan bu katliamları bitirmek için parmağını bile oynatmayınca ABD devreye girmişti.
Rusya’nın BM Güvenlik Konseyi’ndeki veto kartı yüzünden ABD ve müttefikleri yetki almadan havadan bombardıman düzenleyerek Sırpları dize getirmişti.
Dünya bu kez de Arap coğrafyasındaki yangın yerini söndürmek için ABD’den liderlik umuyor.
Çünkü BM Güvenlik Konseyi’nde aynı terane. Rusya’nın vetosu hazırda bekliyor.
İslam İşbirliği Teşkilatı derseniz kifayetsiz.
Mısır’ın seçilmiş cumhurbaşkanı Muhammed Mursi, 3 Temmuz’dan beri darbeciler tarafından alı konuyor, nerede olduğu bile belli değil.
***
PETROL zengini Arap liderlerine gelince? Sahi onlar klimalı saraylarında Ortadoğu’ya barış gelsin diye ne yapıyor?
Keşke diyorum. Madem eleştiriyoruz. Madem demokratız. Madem eşitlikçiyiz.
O zaman birileri çıksa da; “Ey sırça köşklerinde petrol paralarının keyfini süren Arap liderleri, bunca masum çocuk katledilirken siz ne işe yararsınız” diye sorabilse.
İşte o zaman değerli yalnızlığın bir manası olurdu.
Paylaş