Paylaş
Malum ABD’de 2016 yılında Donald Trump’ın iktidara gelmesiyle Ortadoğu’daki dengeler İran aleyhine gelişmeye başladı. Trump, Avrupalı ortaklarının itirazlarına rağmen mayıs ayında, 2015 yılında selefi Obama’nın Tahran ile yaptığı nükleer programın sınırlandırılmasına yönelik anlaşmadan çekildiğini açıkladı. Obama döneminde gözden düşen Suudi Arabistan ile İsrail, Washington ile ilişkilerini düzeltme fırsatı yakalarken Trump yönetimi İran karşıtlığını en önemli dış politika konularından birine dönüştürmeye başladı.
NETANYAHU MEMNUN
VE Trump yönetimi Varşova’da ‘Ortadoğu’da Barış ve Güvenliğin Geleceğini Desteklemek’ başlıklı daha çok İran’a karşı cepheyi güçlendirmeye yönelik uluslararası bir konferans tertipledi. ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence ile Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun da katıldığı zirveye üst düzey katılım sağlayan ülkelerden biri de İsrail’di. Konferansa katılan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, zirveyi ‘tarihi bir dönüm noktası’ olarak niteledi. Körfez Arap ülkeleri bakan ya da bakan yardımcısı düzeyinde katıldı.
Nükleer anlaşmanın devamından yana olan ve Tahran’a yönelik ABD yaptırımlarını aşmak için mekanizma geliştirmeye çalışan Avrupa Birliği ülkelerinden Almanya ve Fransa, bakan düzeyinde katılım sağlamazken, İran ile anlaşmanın müzakerecilerinden AB Dış Politika Temsilcisi Federica Mogherini de Varşova’ya gitmedi. Zira Türkiye de bu konferansı büyükelçilik düzeyinde takip etmeyi tercih etti.
FİLİSTİN RAHATSIZ
ASLINDA Varşova girişimi her ne kadar tam da ABD’nin hedeflediği ağırlıkta olmasa da Washington’ın Ortadoğu’da yeni bir oyun kuruculuk girişimini andırıyor. İran’ın ortak tehdit olarak öne çıkarıldığı bu hamlede İsrail ile Arap yakınlaşması hedefleniyor.
Peki Arap ülkeleri İsrail ile böylesine bir normalleşme sürecine girer mi? Şimdilik belirsiz. Ancak bu yakınlaşma önündeki en büyük engellerden biri Filistin konusundaki çözümsüzlük.
ABD bu konuda da bir plan geliştirmeyi hedefliyor. ABD yönetiminin, İsrail’de nisan ayında yapılması beklenen ve Netanyahu’nun favori olduğu seçimlerin ardından Trump’ın damadı Jared Kushner tarafından geliştirilen ve ‘Yüzyılın Planı’nı diye anılan yeni barış planını gündeme getirmesi bekleniyor.
ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıması, büyükelçiliğini Kudüs’e taşımasının ardından Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Washington ile ilişkileri kesmişti. Filistin, İsrail yanlısı olacağı gerekçesiyle bu plandan da hayli rahatsız.
RUSYA MESAFELİ
KUSHNER ay sonunda planla ilgili görüşmeler yapmak üzere Umman, Bahreyn, Suudi Arabistan ve bazı Arap ülkelerini ziyaret edecek. Abbas ise başkenti Doğu Kudüs olmayan, 1967 sınırları içinde bir Filistin devletini tanımayan olası bir planın kabul görmemesi için başta Suudi Arabistan’da temaslara başladı.
Rusya da ABD’nin bu girişimine mesafeli. Nitekim iki gün önce Filistinli bir grupla bir araya gelen Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, “ABD’nin tek taraflı girişimleriyle ilgili bağlantısı olan taraflardan, 1967 sınırlarına bağlı ve Doğu Kudüs’te başkenti olan yaşayabilir bir Filistin Devleti kurmaktan çok farklı bir yaklaşımları olduğunu duyuyoruz” dedi. Hamas, El Fetih gibi Filistinli gruplara siyasi çıkarlarını ikinci plana bırakmalarını tavsiye eden Lavrov, olası müzakerelerde ellerinin güçlü olması için Filistinli gruplara birlik olmalarını da önerdi.
ULUSLARARASI ajanslar, Rusya’nın ABD’nin Varşova girişimini İran ve Türkiye ile Soçi’de aynı günde zirve düzenleyerek gölgelemeye çalıştığına da dikkat çekiyor.
Liderler bir yanda Soçi’de Suriye’de kendi çıkarlarına uygun hamleleri belirlemeye çalışırken Ortadoğu’nun diğer cephelerindeki hareketlenme de dikkat çekiyor.
Paylaş