Yaşasın cevabı hiçbir yerde yazmayan sorular!

Wired dergisi, Google’da işe girmek için cevaplanması gereken sorulardan bazılarını yayınladı. Şu kesin: Ben giremiyorum! İşte aralarından bazılarına verdiğim cevaplar (çoğunda soruyu anlamadım zaten):

Haberin Devamı

Soru: Gökyüzünde birbirine en yakın duran iki yıldızı nasıl bulursunuz?
Ben: Kafamı yukarı kaldırır ve o sırada bana hangi ikisi en yakın görünüyor ona bakarım.

Soru: Suda mı, şurupta mı daha hızlı yüzersiniz?
Ben: suda.

Soru: 3 1 3 6 = 8 bu işlemi doğrulayacak gerekli aritmetik işaretlerini kullanın.
Ben: 3 1 3 68

Soru: N sayıda şirket var ve siz onları bir büyük şirket haline getirmek istiyorsunuz. Bunu yapmanın kaç yolu var?
Ben: Bir.

Soru: Program diliyle tavuğu tarif edin.
Ben: Ö>

Tahmin edeceğiniz üzere hepsi yanlış. (Doğru cevaplar için: wired.co.uk/googanswers) Cevap veremeyip boş bıraktığım sorular da çoktu. “Bir adam arabasını bir otele çekti ve bütün servetini kaybetti. Bu nasıl oldu?” gibi ya da “Bütün eyaleti kaplamak için ne kadar tuvalet kağıdı gerekir?” gibi. “Herkesin erkek çocuğa sahip olmak istediği bir ülke düşünün. Bütün aileler, erkeği bulana kadar çocuk yapıyor. Sonra duruyor. Bu ülkede erkeklerin kızlara oranı nedir?” gibi.
Bu sorular beni öğrencilik yıllarıma götürdü. Sorular böyle değildi. Kitapta yazanları yazınca oluyordu. Ezberleyince oluyordu. Üniversitede bu biraz değişti ama tamamen değil. Simdi üniversitede okuyanlara soruyorum, ceplerinden çekiyorlarmış kopyayı. E, ilerledi tabi teknoloji. Ben öğrenciyken, dizine koyabileceğin, içinde notların ve wikipedia olan bir telefon yoktu. Olsa iyi olurdu.
Analog olarak kolay şey değil çünkü. Kalp bu.
Google’ı bu açıdan tebrik etmek gerek. Her şey serbest ve açık olduğunda, kopyası çekilemeyen sorular sormuşlar.
Bana kimse, “Sence en güzel denklem hangisi?” diye sormadı. Keşke sorsalardı, ezberin dışına taşıp, hayal kaslarına da egzersiz olurdu.
Herhalde aşık olduğum erkeğin DNA denklemini yazardım. “Bir partiye gittiğinizde herkesle konuşur musunuz, yoksa kenarda mı durursunuz?” bile birçok sorudan daha iyi.
İç bükey açılar kadar, içe bakan açılar da mühim.
Geleceğin okulları sınavlar yapmalı. Amerika’daki KİPP okullarında, sınıfı geçmek için karakterin de matematiğin kadar iyi olmalı. “Bilgi güçtür” sloganıyla yola çıkan okulun, duvarlarında ve formasında “Çok çalış, iyi davran” yazıyor.
Arkadaşların karakterine not veriyor. İyimserlik, kendini kontrol etme, merak gibi şeyler ders programında.
Çalışkan olursan, “inek” değil, “insan” oluyorsun yani. Google’layın bakın bi.

Yazarın Tüm Yazıları