Ünlüyüm, ünlüsün, ünlü

Ben twitledim twitleyeli, tanımadığım, ama beni anladığından da hiç şüphemin olmadığı, onbinlerce kişiye mesaj yollar oldum.

Haberin Devamı

Yine de bazen çok şaşırıyorum, birisi evime girmiş gibi, ‘o yeni aldığın fincan şeklinde yüzük ne güzel’ falan dediğinde. Kimdi bu? Nereden biliyor ki? Derken, aklıma geliyor...twitlemiştim ben bunu. Hatta, parmağıma takılı fotoğrafıyla birlikte!
Ya da niltakipte.com’a koymuşumdur. Niye böyle olduğumu sormuyorum kendime. Çünkü biliyorum cevabı. Defalarca söyledim. Paylaşmazsam azalıyorum ben. Mitoz bölünüp durmazsa ölen canlılar gibiyim. O yüzden hep şarkılar, şarkı yokken jingle’lar, o yokken bu köşe, köşe yokken internet.
Kendimce, yazdığım şeylerin sadece benden bahsetmemesi, bir hayat güzelliği ya da zerresi taşımasına dikkat ediyorum. Yani benim twitlerimde, dizilerden ya da dedikodulardan parçalar bulamazsınız. Hayatımda televizyona yer yok. Yine de sohbet alanı çok, merak etmeyin.
Paylaşıp, gösterip, anlatıp dururken ara ara kendime sormadan edemiyorum. Acaba dalgalar gibi kıyılardan çekilmek daha mı iyi? Ben beğenip, takip etmek istediğim, sorulara boğmak istediğim çoğu insanla ilgili hep karanlıkta kaldım.
Bazıları ölüydüler ve zaten böyle bir şansım yoktu. Bazılarıysa, kocaman şemsiyelerinin altında yaşıyor. Hep bir parçaları gölgede kalıyor. Ve ben bayılıyorum onların eksik parçalarını kafamda tamamlamaya. Tabii ki, bu esrarlı havalar civalar, iki sıfır bir sıfır yılında zor. Çok zor.
‘Bu çağda, ses çıkarmazsan ölürsün, unutulur gidersin’, diyordu New York Times’daki yazı. Greta Garbo’nun kocaman bir resmi vardı. Yazar, benim gibi, eski günlerde hüküm süren esrarengiz havalara hayran. 1985 yılında, bir kış akşamüstü, Madison Avenue’da, Greta Garbo’yu gördüğü günü unutamıyor. O zamanlar hakkında hiçbir şey bilinmeyen bu esrarlı kadını nasıl gördüğünü, aylarca arkadaşlarına anlatmış. İnanmayanlar olmuş. Bir kürk palto, yün bir bere ve kocaman güneş gözlükleri takan bu kadın, herhangi biri olup, hiç dikkat çekmeyebilirdi diyor. Ama giydiği bir şey daha varmış, kimsede olmayan: Altmış yıllık sessizlik!
İşte bugün bu olağanüstü şeyi bir ünlünün giymesi, imkansıza yakın. Bugün herkes ünlü. Us dergisinin, ‘Stars, they are just like us!’ (Ünlüler de tıpkı bizim gibi!) sloganı, bugün değişti: ‘Us, We’re just like stars!’ (Bizler de tıpkı ünlüler gibiyiz!) oldu.
Bugün, ün artık göreceli. Facebookta ya da twitterda, herkesin yüzlerce hatta binlerce takipçisi olabilir. Kendisinin boy boy fotoğrafları, sevgilileri, tatilleri ve her konuda demeçleri yüzlerce insan tarafından takip edilen kişi, hiçbir şey yapmasa da, bir tür ünlü yani artık.
Peki böyle bir dünyada, herkes hızla pullarını dökerek birbirine benzerken, bizim hiç Greta Garbo’muz olmıycak mı? Peki ya, bugün yaşıyor olsaydı söyle bir tweet atar mıydı @gretagarbo?:
?ekerim, kaşlarımı Madison Avenue’daki Henry’e aldırıyorum. Müthiş Müthiş!

Yazarın Tüm Yazıları