Paylaş
Ya da ben öyle hatırlıyorum.
Ne bileyim, Justin Bieber gibi şeyler de vardı belki ama “Değer mi hiç?” dökülüyordu evlerin pencerelerinden. Belki sekiz yaşındaydım ama aşkı benden öğrenebilirdiniz.
Fairuz, içimdeki Sezen Aksu’ya, o çocukluğuma, o da başka şeylere çarpıp beni sarsmıştı.
Beyrut beni sarsmıştı. Benim kadar doğulu, oryantal, kıvrak, macunlu, benim kadar batılı, modern, meraklıydı.
Bütün baharatları, ağzımdaki tada benzer bir şehir bulmuştum.
Döner dönmez bir bileklik yapmanın peşine düştüm.
Hazır unutmak istemediğim her şey aklıma gelmişken, onlara birer sembol bulup ölümsüzleştirmek istedim. Hep gözümün önünde durmasını istediğim hisler ve bilgiler vardı.
Bu bileziği henüz yaptırmadım fakat bir çizimi, kütüphanedeki “Beirut I Love You” kitabının bir sayfasında var. Bunlar B12 eksikliğinden unutulan şeylere benzemiyor.
Bunlar H12 (Hayatın H’si). H12’den almazsan, kendine hatırlatmazsan, hayatın gerçekleri gözünün önünden geçip gidebiliyor. .
Geçenlerde bir derginin sayfasında bir fotoğraf gördüm.
Moda tasarımcısı Ümit Benan’ın dövmeli kollarının fotoğrafını.
Vücudu baştan aşağı dövme olan çok insan gördüm ama bu kollardaki şekillerde bir tuhaflık, kişisel bir şey vardı sanki.
Benim bileziğe benzer bir hatırlatma panosu, kutlama tahtası gibi bir şey.
Bir hikayenin ilk paragrafları gibi. O sayfayı okumaya başladım ve yanılmadığımı gördüm.
İşte Ümit Benan’ın dövmeleri ve onlarla ilgili kendi cümleleri:
Sol kolunun üst bölümüne kıvrılıp yatmış, birbirine sarılan iki oğlan ve altında ‘good times old times’ (güzel zamanlar eski zamanlar): Ben ve kardeşim, küçükken uyurken. Bana çocukluk günlerimi ve ona olan sevgimi hatırlatıyor.
Onun tam karşısında sağ kolunun üst balkonunda, babasının portresi: Tutkuyla bağlı olduğum babam. Bana verdiği yaratıcılık gücü için. Ve bizi hep güvende hissettirdiği için.
Boğaz Köprüsü’nün fotoğrafı. Altında ‘Home sweet home’ (evim güzel evim):
Evin neresi olduğunu, ailemin ve annemin yemeklerinin neresi olduğunu unutmamak için.
‘Ups and downs’ (inişler ve çıkışlar): Hayatım böyle.
Yüzünün sakallı ve sakalsız halinin yan yana portesi ve altında ‘nothing is as it seems’ (hiçbir şey göründüğü gibi değildir):
Bu benim hayata ve kendi markama bakış açım. Bir kitabı kabına göre yargılamamak.
Bala: Babamın doğduğu ve babaannemin mezarının olduğu yer.
13.01.09: Ümit Benan koleksiyonumu ilk gösterdiğim gün.
H 58: Annemin baş harfi ve doğum yılı.
‘S, no 1 cares but them’ (S, kimse umursamaz onlardan başka): Günün sonunda beni ailemden başka kimse umursamaz. S, babamın ismi Şahin’in baş harfi.
İki kelebek resmi ve yanlarında ‘liberta’: Özgürlük benim için en önemli kavram. Bunlar onu temsil ediyor.
L.A.’den Napa Vadisi’ne giden otoyolun resmi ve yanında ‘Soul searching’ (İç hesaplaşma): Bir ilişkinin sonunda kendimi kaybetmiştim, bulmam lazımdı. Amcamla yaptığım 12 günlük yolculuğun resmi.
‘The devil with an angel face’ (Melek yüzlü şeytan): Annem küçükken bana böyle derdi.
‘Annem’: Annem.
4+1: 4, annem babam ben ve kardeşim. 1 de bize yeni katılan yeğenim Carla.
Padra il Padrone: Babam patrondur demek.
Time (Zaman): Her şeye en iyi gelen ilaç olduğu için.
Smile (gülümse): Her gün gülmeyi hatırlamak için, beni kızdıranlara gülüp geçmeyi de hatırlatıyor.
‘İstanbul, walking down the Street 8-12-11’:
Bana aşkını veren ve beni köklerime döndüren aşkım Ece’ye rastladığım yer ve zaman.
Ümit Benan’ın dövmeleri beni yapmayı unuttuğum bilekliğe götürdü. Peki sizi nerelere götürdü?
Paylaş