Teoman’ın “Müziği bıraktım” açıklaması, sizi bilmem ama müzik işiyle uğraşanlarda elektrik çarpması etkisi yaptı. Gün boyu mesajlar gitti geldi, müzik işindeki herkesler arası. Niye olmuş olabilir?
Daha yeni albümü çıkmış, konserleri olmamış mıydı? Yanlış giden neydi? Ve daha da önemlisi, böyle kolay gidiliyor ve rahatlanıyorsa biz niye hâlâ buradaydık?!?!? Her şeyden önce, kendi fikrimi söyleyeyim. Müzik bırakılamaz ama paylaşımı kesilebilir. Bir şarkı yazarı için şarkı yazmamak, Harry Potter’ın sihir kullanmadan yaşayıp gitmesi gibidir. Mümkün değildir yani! :) En yakın örneği ailemden vereyim, babam doğduğumdan beri evde çok güzel besteler yapan ve bunları son 20 yıldır kimseyle paylaşmadan durabilen birisi. Nakaratta o şarkılara eşlik edebilmeniz için arkadaşı olmanız gerekir. Ve böyle yapmakta herkes özgür. Şimdi Teoman’a geri dönelim. Teoman’ı hem çok sever hem de çok beğenirim. Bu iki şeyi aynı anda yaşamam zor oluyor genelde. Biri o insanın işiyle, yaptıklarıyla öbürü de tamamen karakteriyle ilgili. (Yetenekli insanlar Picasso kadar çekilmez olabilirler.) Teoman hem yetenekli hem de iyi bir insandır. Daha ne olsun! Ve belki de o “telesekretere konuşamayanlardanım” lafını o güzel şarkının içinde geçirmeseydi, “Ha bak oluyormuş” deyip, “Üç yumurtayı kırdım önce” diye bir şarkıya başlayamayacaktım. Hiçbirimiz ayrı gezegenlerde değiliz. Birbirini sürekli etkileyip duran bir suyun içindeyiz. Hâl böyle olunca, Teoman’ın bu geri çekilişi, beni de düşüncelere gark etti. “Yaz, kaydet, konser ver, yaz, kaydet, konser ver, yok ya!” dedirtti. Evet aslında müziği işin yapınca, ki değilmiş gibi yapmayı becermeli, sektör denilen dipsiz bir kuyunun içine yuvarlanıyorsun. Vektör gibi bir kelime olan bu sektörünse vektörden tek farkı, yamuk yumuk olması. Sizi şimdi, yurtdışında bu şöyle, peki burada niye böyle gibi şikayetlerle yormayacağım. Bizi yoran şeyler olduğunu, şu naçizane kalkışmalarımızın, maddi manevi bedellerini ödediğimizi ve bunun ilk başta kendimize, ikincisi de size olan saygımızdan kaynaklandığını bilin yeter. Teoman’ın bu hareketini hem cesur hem de fazlasıyla ilham verici buldum.Her şeyden önce hepimize, alternatif bir hayatın, başka bir seçimin, b, c, d, e şıklarının varlığını hatırlattığı için. İnsan, başkalarının onu tanımladığı sıfatlardan taşabilecek kadar zengin bir varlık. Unutup duruyoruz: Ölmediğimiz sürece film akıyor ve başrol oyuncusu sürprizler yapabilir. Hangimiz en başından sonunu bildiğimiz filmleri izlemekten zevk alıyoruz ki?