Süper değil mi?

Küçükken, geleceği görme gücüm olsaydı, anneme Ankara Tunus Caddesi’ndeki evimizin mutfağında anlatacaklarımdan bir bölüm.

Haberin Devamı

İleride, televizyonun küçüğünü ama çok küçüğünü düşün, öyle bir aletle bütün arkadaşlara, akrabalara bağlı yaşayacağız. Yani ev telefonu hep açıkmış gibi düşün. Tanımadığımız insanlar bile oradan hayatımızı takip edebilecek. Anlatması zor. Belki de hiç yüzünü görmediğim insanlarla arkadaş olacağım. Öyle üç-beş değil anne, üç yüz-beş yüz arkadaştan bahsediyorum! Hepsini o ekrandan seveceğim. Onların sevgisini de oradan alacağım. Süper değil mi?
Şimdi diyelim ki ben bir klip izledim, fotoğraf çektim ya da aklıma gelen bir şeyi yazdım. Bunu o ekrana koyacağım. Sonra bekleyeceğim.
O insanlar, yani arkadaşlarım, benim koyduğum şeyi beğenirlerse, ya kalp işaretine ya da şöyle bir işarete basacak. (Başparmağını yukarı kaldırarak her şey yolunda gibi onay işareti yapar.) Beğenmezlerse, aşağı bakan ‘yuh’ gibi olana basacaklar. (O parmağı yere doğru döndürür.) İşte ben o an anlayacağım, kaç kişinin beni ne kadar sevdiğini. Düşün, saymama bile gerek kalmayacak bunu, otomatik olarak ekranda yazacak. “Bu yaptığını şu kadar kişi sevdi.” Her şey net! Yok, sevdiler mi sevmediler mi diye düşünüp durmaya mahal yok. Süper değil mi?
Şimdi tabii sadece bu değil, neredeyse bütün bilgi akışı o ekranlarda olacak. Şu kütüphaneye özenle dizip ailece gururla misafirlere sunduğumuz Ana Britannica’lar, Meydan Larousse’lar gereksiz olacak. Kağıt israfı gibi duracak. Sadece meraklısı sergileyecek. Tabii ki aynı şey müzik için de geçerli. Plaklar, kasetler hatta daha sonra çıkacak CD bile, o elimizdeki ekranlı şeyde duracak. Doğal olarak o şey bizim parçamız olacak. Bir organımız, elimizin devamı gibi olacak. İş yazışmaları da oradan 24 saat yapılıp takip edilebilecek. Kısaca şöyle düşün; neredeyse herkes istediği anda sana ulaşabilecek. Dünyanın öbür ucuna bile gitsen, kimseden kopamayacaksın. Süper değil mi?
Gerçekten yanında olmayan insanlarla aşk yaşayabileceksin. Ekranda onları televizyondan izler gibi izleyebileceksin. Evine davet etmen, sokağa çıkıp buluşmana gerek olamayacak. Ha evet haklısın, dokunamıyor olacaksın ama o hariç her şey var. Dur bir dakika sayayım: Görüntü var, duyma var, koku yok, dokunma yok, tatma yok. İki duyulu bir duygu dünyasıyla yetineceksin. Ama hiç kıpırdamadan bunları yapabileceksin. İstersen bütün gün şu sandalyeden kalkmadan yani! Süper değil mi?

Ne? Yoksa süper değil mi?

Yazarın Tüm Yazıları