a. kızgınlık b. korku c. üzüntü d. tiksinme e. hor görme f. şaşkınlık g. zevk
Bir haftadır, elimde Paul Ekman’ın “Emotions Revealed” (duyguların açıklanması) adlı kitabıyla geziyorum. Uzun zamandır beklediğim bir kitaptı bu. Paul Ekman, insan yüzünün duygusal haritasını çıkarmış çok meşhur bir psikolog. Yaklaşık 40 yıldır, yüzümüzde istemsiz oluşan ya da istemli oluşturduğumuz mimiklerin hangi duyguların habercisi olduğu ya da neyi saklamaya çalıştığı üzerinde çalışıyor. Konu sandığımız kadar basit değil, çünkü duygunun yüze vurduğu anlar, mili saniyeyle ölçülücek kadar kısa. Hem yakalaması zor hem de ayıklaması. Bir ifade belirdiğinde, bir orkestra eşliğinde beliriyor. Mesela ses tonu, vücut pozisyonu, dışarıda olup bitenler ve tabi o insanin üzerinizde yaratmaya çalıştığı etki gibi. Doğal olarak Paul Ekman, dünyada insanı merak eden akademisyenlerin, Disney animatörlerinin, Amerikan ordusunun ve FBI’nın da sık sık başvurduğu birisi. Özellikle suçla ve suçluyla işi olanların yüzümüzde avına çıktıkları bir duygu var çünkü: yalan! Hangimiz onu yakalamaya uğraşmayız ki hem? Dikkatle, birbirimizin yüzüne bakarız çoğu zaman, çünkü biliriz kelimelere güven olmaz.
Kitap daha ilk bölümde bize, en sonundaki testi yapmamızı öneriyor. Tamamını okuduktan sonra, tekrar yapıp, ilerlemiş olduğumuzu görelim diye. Fakat ben hâlâ o testte takılı kaldım. Çünkü çok eğlenceli! Kendime iki defa yapmakla kalmayıp, geçen haftaki konserlere giderken uçakta grubumdakilere yaptım. Tabii, tam konsantre olamadıkları için kolay tanıyamadılar duyguları. Zaten kazık bir test, bir de üstüne uçakta olmanın verdiği dayanılmaz hafiflik. Ben ilk yaptığımda fena değildim. Tabii ki, bazı duyguların yanından bile geçememişim. Halbuki hafife almış, ‘insan’ bunu bilir demiştim. Çünkü bunun, binlerce yıldır software’mize yazılı bir bilgi olduğunu düşünüyorum. Ayakta kalma mücadelesi oldu olalı, insan soyu, hayır gelecek ifadeyle şer gelicek ifadeyi ayıklamaya koyulmuştur elbet. O kadar da kolay değilmiş ama. Aynı ayakta kalma mücadelesi, bir sürü maske ifadeyle gerçek duygunun üstünü örtmeyi de gerektiriyor çünkü.
Yüzümüzde oynanan her duygusal sahnenin, bilinçli ya da bilinçdışı amaçları var. Bunları bilmek güzel bence. Mesela ne deyince, ne olunca, ne duyunca, hangi duygu yüzümüze yerleşiyor? Bir duygu geldiğinde, onu karşı taraf için zararsız bir hale nasıl getiririz? Başkalarının duygularına karşı nasıl hassas oluruz? Empati ve ilişkilerin tarihi için bu okumaları yapabilmek mühim.
Bu arada resimdeki duygu: maskelenmiş kızgınlık. Bilememiştiniz di mi?