Paylaş
Fear Of Being Offline (internete bağlı olmama korkusu) artık tanımlı bir hastalık. Haydi gözümüz aydın.
Cep telefonumuzdan ve internetten uzakta olduğumuzda, fiziksel tepkilerimiz başlamış.
Terleme, artan kalp atışları, endişe... Kimbilir daha neler çıkacak.
Çünkü artık yavaş yavaş çantalardan, ceplerden avucumuzun içine geçiş yapıyor telefonlarımız.
Bu da git gide ona daha da bağımlı olduğumuzun göstergesi. Hafif akıl hastalıkları çıkmaya başlamış yani, nihayet.
Belliydi. Bu ilişki normal değildi çünkü.
Küçücük minicik pıtırcık cep telefonumuz ne zaman biplese, ağlayan bir bebek gibi elimize alıyoruz onu.
Hep koşuyoruz yanına.
Ne diyor acaba...
Ve tıpkı bebeğimizde olduğu gibi, yanımızda değilse endişeleniyoruz.
Geçen sene, Iowa Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, nomofobinin (akıllı telefonundan uzak kalma korkusu) ne boyutlara geldiğini gösterdi.
Araştırmada insanlar, eğer yakınları istedikleri an onlara ulaşamazsa “endişeli ve sinirli” olacaklarını; istedikleri bilgiye anında ulaşamazlarsa “rahatsız ve kızgın” olacaklarını ve pillerinin bitmesinden “korktuklarını” söylemişlerdi.
Geçen ay, Amerika’da Gallup’un yaptığı araştırmada cep telefonu kullananların yüzde 81’i, ceplerini “bütün uyanık kaldıkları vakitlerde” yanlarında tuttuklarını söyledi.
Yüzde 63’ü “Uyurken de ayrılmıyorum” dedi. Ki düşünün bu Amerika...
Amerikalılar, bizim memleketteki kadar meraklı değiller cep telefonlarına.
Herhalde burada yapılsa araştırma, yüzde 100 çıkar bütün oranlar.
Bu psikiyatri dilinde, topluca obsesif kompulsif kişilik bozukluğuna doğru gittiğimizi gösteriyor.
Obsesif kompulsif bozukluk, insanları tekrarlanan düşünce ve davranışlar döngüsüne hapseden bir hastalık.
Kontrol edemedikleri bu obsesyonlarla, stres ve endişe altına girerler.
Huzursuz olurlar. Acil olarak endişe yaratan ritüel ya da davranışı yapma isteği doğar. Bunu yapmak şart olur.
Bu döngü, yani obsesyonunu kompulsif olarak giderme döngüsü, günlük işlerinden seni alıkoymaya başlar.
Sizi bilmem. Ben kendi adıma, bu fobo’dan, nomofobiden, obsesif kompulsif kişilik bozuklularından uzak olmak istiyorum.
Tatile geldiğimiz yerde internet çekmiyor. Şu an bu yazıyı bile nasıl yollayacağımı bilmiyorum. Ama o kadar rahatım ki internet yok diye.Telefonumun yerini unutuyorum.
Avuçlarımda, sevdiğimin kollarını, oğlumun yüzünü, arkadaşlarımın ellerini, suyu, havayı, havluyu, saçlarımı, çayı, suyu, meyveyi tutuyorum.
Gerçek şeyleri. Dokunulabilen bilgileri.
Offline’ın gözünü seveyim. Kurban olayım, offline cennetlere. Eskiden online mı vardı?
Size bir sonraki yazımda bundan binlerce sene önce, taşlara Sümer diliyle yazılmış ilk aşk şiirini yazayım da şaşırın. Aşk meşk için de hiçbir şeye ihtiyaç yokmuş. Taş ve çiviyle ne şiir yazmış kadın!
Evet şiir bir kadından. Böyle tutkulu şiir, bugünlerde duymadım öyle söyleyeyim.
Hep yazıyorum, bıkmadan da yazacağım. Ceplerden bize fayda yok. Zarar var. Kopalım gitsin. Ritüelimiz olmasın.
Bilinçli olarak karar verelim. İnternetin çekmediği yerde, korku, kızgınlık, endişe olmadan sevgilerle, huzurla tatiller yapalım.
Paylaş