R,S,Ş,T,U,Ü,V,Y,Z

R, rüya. Rüyamda, hayırdır inşallah, lacivert derin bir okyanusun ortasındaki bir gemideyim.

Geminin penceresinden, hayatımda bugüne kadar gördüğüm en güzel şeylerden birini görüyorum. Suda giden... Koccaman... Işıl ışıl yanan, plaka dolu bir kamyon! Her plakanın çerçevesi de var ayrıca. Anlatamam çizmem lazım.

S, sineğin s’si. Bir sinek türü var. Böyle bildiğimiz sinek gibi ama ince uzunu. Böyle yapışık bir şey. Uçamıyor. Zıplayıp duruyor. Gıcık bir ses çıkarıyor. O sineğin, nasıl olup da bu fonksiyonsuzlukla türünü devam ettirdiğine inanamıyorum. Silinsin’in s’si olsun o istiyorum yeryüzünden.

Ş, Şov biznıs. Işıklar yüzümüzden, alkışlar kulaklarımızdan, şarkılar ve kelimeler dudaklarımızdan ve boyalar gözümüzden eksik olmasın diye, ne kadar kaynasa da altı kısılamayan alev. Güzel anlattım mı? İşte bunu hiç bilmiyorum. Şovum devam etsin diye yazıyorum.

T, teessüf ederiz Nil Hanım’la teşekkür ederiz Nil Hanım’ın baş harfi. Aman aman bu ne tesadüf. Geçenlerde biri yazmış: bu alfabe oyunuyla, güya burayı doldurmaya gayret ediyorsunuz, fakat okurlar sizden daha zeki şeyler bekler. Lütfen dikkat edelim. Hmmm dedim. Kafamda hemen, ’bu doğru olabilir mi?’ sorusu belirdi. Doğru falan değildi ama olsun. Hiçbir cevaba ayıp olmasın. Derken bir sonraki mail şöyleydi: Bu alfabe oyununa bayıldık. R için bir hafta nasıl bekliycez? Buyurun. Daha doğrusu, ikinci kategoridekiler buyurun, birinci kategoriler...onlar allah bilir bekleyeceğiz yerine bekliycez yazmama da teessüf ederler. Bense herkese tesadüf ederim buradan.

U, UYARI: Gezegenimiz zor durumda. Birisi bize teker teker, tane tane, serseri bir apartman sakinine anlatır gibi, neler yapmamız gerektiğini söylesin. Söylesin ki, biz sadece kutup ayılarının değil, kendimizin de zor durumda olduğunu bilelim ve gerekeni yapalım. Şu Kyoto anlaşmasını da imzalayalım. O anlaşma, dünyayla aramızdaki romantik evliliğin sürmesi için, ona yapılacak bakımları sıralıyor. Madem bu yerçekimine yenik düştük, bakınca hergün aşık olduğumuz bu güzel yer için, herşeye değer. Jipleri falan da satalım artık. Ne o kadar omuz kabartmaya ne de o kadar atmosfer kirletmeye hakkımız var. Hayat, çok küçük şeylerden ibaret. Sahi, bunu göremiyor muyuz acaba? Bu konuda da uyarıyorum, hazır uyarmışken...

Ü, ü ürrü üüü, horoz sesi. İnsana huzur verir. Sabahı erkenden getirir. Sesizliği noktalı harflerle böler. Arkasından keçi çıngırağı da duyarsak, köydeyizdir. Köydeysek, şehiri özlemeyiz. Başka şehirdeysek şehiri özleriz. Ben, en son Ordu’da, yaylada konser verdiğimde, (orada ne işim olduğunu merak edenler, lütfen arşivlerde geriye dönüp okusun) kaldığım odanın penceresinden bahçesine atlamıştım bu sesi duyunca. Keçi de ordaydı. Dere de ordaydı. İstanbul’u da hiç özlemiyordum o an.

V, ve. Benim için en önemli bağlaç, bir de ya da’nın Y’si. Bunlar olmadan ben tek kelime edemem. ’Ve’ olmazsa seçenek olmaz, ’ya da’ olmazsa seçim olmaz. Seçeneksiz, seçimsiz de soru ve iktidar olmaz. Hayatın zevki de, suyu da çıkmaz. Şimdi başa dönelim, rüyalara...

Nil, alfabesini tamamlamış, ama daha çok harfi varmış. Onları buraya dizmeye devam edicekmiş... Şimdi biraz, bu masalı dinleyerek uyuyacakmış. Zzzz.
Yazarın Tüm Yazıları