Ölmeden önce bilmeniz gereken tek şey

Okumak istediğin kitapların çoğunun, sayfalarında gezinemeden kapanıcak gözlerin...

Söylemek istediğin bir dolu şey, dökülmeyecek hiç ağzından,

Yerin iki metre üzerinde uzanıyor olucak, o ’ölmeden önce görmen gereken 1001 yer’,

Babil’in bahçelerini içine ekmek için onca çaban...

Kalbini gümbür gümbür attıran başka kalpler de yanında, artık sessiz...



Elbet torunum yapar diye umut ettiğin, ama onun da kaçamayacağı tek kader,

Budur.

İnsan dediğin ölür durur.



Tek sayfalık böyle bir kitap çıkarmalı. Kapağında ’ölmeden önce bilmeniz gereken tek şey’ yazmalı. İçini açınca da, sayfanın en ortasında koca koca şu okunmalı: ölücek olduğunuz.



Bu fikir bir pazartesi hepimize, ’aman ne gerek var bunu kendime hatırlatmama’ kıvamında gelebilir. Fakat bu kıvam, en akışkan olanı. Ağdalı hayatlar yaşamamızın en büyük sebebi, ’interview with the vampire’ filmindeki Brad Pitt gibi, sonsuza kadar yaşayacağımızı zannetmemiz. Hastalıklar, bir yakının kaybı ya da kırışıklıklar gibi işaretleri görmeden yok saydığımız, tek gerçek hayat gerçeği bu halbuki. ’Gün geçmiyor ki çürümeyelim sayın seyirciler’ Evet hatta Digiturk’te her gün, sadece bu haberi sunan bir spiker olmalı. İnsanın kafasından ’dank’ sesi çıkarmak zor biliyorsunuz.

İnsan bir fıkra ya, geçenlerde 45 yaşında bir kadının ’büyüyünce’ kelimesini kullandığını duyunca, ağlanacak halimize güldüm. Allahım! O kadar eminim ki benim de bu cümleyi kuracağıma. İçindeki çocuk safsatasından bahsetmiyorum. Bu bayağı hayatı bilmemezlik. Ölümü bilmemezlik.

Her gün kendimize onu hatırlatarak, daha nefesli hayatlar yaşayacağımızı düşündüm. Bir gün vericez bir nefes, ve gelmiycek gerisi. Araştırmalar yapılmış. Hepimiz bilinç düzeyinde bunu bilip, bilincin dışında çaktırmadan, sonsuza kadar yaşayacağımızı düşünüyormuşuz. Halı altı ettiğimiz şeye bak! Sırf bunu yazan, söyleyen, bağıran yok diye.

Bu aralar diş çıkarır gibi, bunu çıkarıyorum içimden. Rüyamı anlattım mı size? Rüyamda Björk ölüyordu! Asistanı bile buna pek üzülmüyordu. Ben ona, o ölmeden önce, ’hayvan ve yemi’ takı takımımı hediye ediyordum ve sunduğum hiçbir çayı beğenmiyordu. Bir sefer kucağıma oturdu: Sen nasıl bir kız arkadaşsındır? diye sordu. Bi de caz standartlarını sever misin, söyler misin diye...

Tabiri caizse, rüyam da böyle. Siz son paragrafı boşverin. İlk paragrafı ezber bilin, yeter.
Yazarın Tüm Yazıları