Paylaş
Sen ağzını açtın, ben göğsümü açtım, bir yıl oldu.
Sen önce yan döndün, sonra ters döndün, sonra oturdun, sonra ayağa kalktın, bir yıl oldu.
Sen bir şey diyeceksin, henüz demedin, bababa dedin, bir de bazı geceler ateşliyken mamama dedin, bir yıl oldu.
Bir gece kocaman karnıma bir sancı girdi, ertesi gün bir anneye dönüştüm, bak tam bir yıl oldu.
Sen sana uzattığımız bir şeye uzandın, onu tuttun, onu uzattın, bir yıl oldu.
Biz sana şarkılar söyledik, sen onları dinleyip uyudun, uyandın, ağlarken sustun, bir yıl oldu.
Sana bir kitap okudum, hayvanat bahçesi bize hayvanlar gönderip duruyordu kitapta. Bu hayvanat bahçesi delirmişti galiba! Bize filler, zürafalar, aslanlar, develer yollayıp duruyordu. Onlar evlere sığmıyorlardı. Ayrıca kaprisliydiler, vahşiydiler. Neyse ki açtığın son sayfada yavru bir köpek vardı. Açtın fil, açtın deve derken bir yıl oldu.
Baban seni kalbinin üstünde uyuttu, sonra göğsüne bağlayıp sokaklarda yürüdü. Bak Aziz Arif bunlar ağaç, dokun oğlum bu deniz, dinle oğlum bu rüzgar dedi, oldu bir yıl.
Sen bir yıl boyunca hep, gün ağarırken uyandın, tıpkı baban gibi. Poponu da o yıkadı kuruladı, iyi babalar gibi.
Ben sana bir şey uzattım, sen ağzını açtın, bazen dut, bazen zeytin, bazen simit parçasıydı. Bir yıl oldu.
İki ayı denizde, birazı bir adada, birazı dağlarda, çoğunluğu da İstanbul’daki o koca merdivenli evinde geçti bu bir senenin.
Ne bulursan birbirine vurdun, takatukacıydın, çıkardıkları sesi dinledin. Küplerini birbirine, zillerini küplerine, arabanı aynalara, krem kutularını çarşaflara, kaşıkları tabaklara derken... Takatukayla bir yıl geçiverdi bak.
Anneannenin o güleç sesi çınladı odanda, o sıcacık kollarında dinlendin, o hamarat ellerinden yedin. İkinci bir annen oldu o senin bütün yıl.
Deden geldi, sana gitar çaldı, sen dinledin. Yatıyorken dinledin, emekliyorken dinledin, elindeki zillerle eşlik ederek dinledin bir yıl oldu.
Konuşmuyordun, küçücüktün ufacıktın ama bir şeyler komiğine gitti, bir şeyleri merak ettin, açtın kapattın, salladın, yuvarladın, bazen de sadece oturup ağladın. Böyle böyle geçti bir yıl.
Her gece şükrettim ben bu bir yıl boyunca.
Bu bir yılın bir kısmı yazdı. Her gün batımında dans ettik baban sen ben. Hep aynı şarkıyla.
Anneannen attı, babaannen tuttu, deden ‘canözüm’ dedi, halan şarkı söyledi, dayın topu attı, Zeynep, Hatice, Aynur gezdirdi derken... Geçiverdi bak bir yıl.
Parkta sallanmayı sevdin, kendini kaydıraktan aşağı bırakmayı öğrendin, gözüne güneş girdi. Bir yıl kaç defa bunlardan oldu.
Ben, bir yıl boyunca, her geçen gün kalbimi büyütmek zorunda kaldım. Böyle bir sevgi taşımamıştım hiç. Tenimi, sütümü, kokumu, gündüzümü gecemi, koynumu, karnımı hiç bu kadar açmamıştım.
Bakışlarım kimsenin tenine bu kadar yumuşak inmedi. Doyamıyorum da bakmaya. Hâlâ inanamıyorum da mucizeye. Çok abartmak da istemiyorum. Ama duramıyorum da.
Bir yıldır anneyim. Daha tam da olmadım.
Paylaş