Öyle tuhaf oldu ki. Hiçbir Ocak, başlangıçlığını ve sonluğunu bu kadar belli etmemişti.
Ben kendi bacak ve kalp kaslarımı bu kadar hissetmemiştim. Hava soğuk ama içime çektikçe aklıma sadece bir tek şey geliyor bu aralar: I’M ALIVE! (Hayattayım.) Siz yanlış anlamayın, ben de hemen abartmayayım. Ben de her sabah, bu oyunun bir yerlerini geçemeyerek uyanıyorum. Kafamda, sivrisinek gibi vızıldayan binlerce patinajım oluyor. Fakat iki cenaze, bir büyük kalp barışı, bir tek başıma verdiğim mücadele ve bir dev heyecan bunların üzerine çıkmamı sağladı. Hayat dalgalı değil mi? Evet. Bazen suyun dibinde, bazen üzerinde miyiz? Evet. Böyle olmayanımız var mı? Hayır. Arada akıntı da olur mu? Olur. Bizi bilmediğimiz kıyılara, derin mi derin açıklara savurur mu? Savurur. Fakat, ne olursa olsun, suyun kaldırma gücüne inanacak kadar iyimser ve umutlu muyuz? Her zaman. Her zaman, büyük bir dalga, bizi alaşağı etmek yerine sırtına alıp, herşeyin bir de korkutucu olmayan halini bize gösterebilir. Böyle düşünmeyen, bulutlu insanları boşverin. Onlar havalı değiller. Bunu daha sivilcelerim çıkmadan biliyordum. Daha fazla yer kapladığımı ve kaplayacağımı hissediyorum. Bunu sizden saklamayacağım. Çok da kibirli gelmiyor bana böyle konuşmak. Bu bir his. Ve ben, sanki kelebek yakalar gibi, aklıma ilk gelen herşeyi toplar oldum. Bunu böyle yapmanız gerektiğini biliyorsunuz değil mi? (Bilmiyorsanız hemen ‘Blink’i okuyun.) İnsanın aklına gelen ilk hasatı toplaması, kolay iş değil. Sana öyle birşey fısıldıyor ki bazen, duymamazlıktan gelmen en iyisi. Fakat, ben duyup dediklerini yapmaya koyuldum. Diyeceksiniz ki, noldu? Herşey, evrilmeye başlıyor. İnanılmaz bir hızla. Bütün klişeler de, korkular da, çekinceler de devrilmeye başlıyor. Tek tek. İşte ben, bir Ocak’ın başında bunu gördüm. Dünyanın en aptal ve ne dediğinden haberi bile olmayan, hayatı hiç bilmeyen, insan hücresine hiç bakmamış, yaşlı bir diktatör var içimizde. Onu allayıp, pullayıp oturtuyorlar tahta biz küçükken. Ben taht diye birşey bilmiyorum. Tahta hepsi. Aşk hariç, hiçbir şeyden taç yapıp kafama da takmam. Aşkı ayrı tuttum, çünkü o hayat sarhoşluğu düpedüz. Çok klişe iki şey söyleyip, susuyorum: İnsanın aşık atamayacağı tek şey ölüm. Başka yok. İnsan isterse, insan severse, sen ondan kork. Ünlem.