Kötü haber: insanlar hep savaştı İyi haber: savaşlar gitgide azaldı
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Sevgili insanlık...
Ben, senin eskiden çok mutlu yaşadığını sanıyordum. Hani binalar yokken, ülkeler ve hükümdarlar yokken, başına ideolojiler üşüşmemişken... Üstünde kıyafetin bile yoktu. Çıplak gezme özgürlüğün vardı diye hayal ederdim. Doğa sendin, sen de doğa. Hatta doğa kelimesi bile modern, tabiat demeli. Tabiatın neyse oydun işte. Tabiatın iyiydi. Paylaşırdın, koşardın, daha çok gülerdin. Şelalelerden suya atlar, oyunlar oynar, soylarını tüketmeden balık avlardın. E, o kadardan bir şey olmazdı. Burası senin, burası benim yapmazdın. John Lennon, ’imagine’ı senin çocukluğun için yazmıştı. Jean-Jacques Rousseau da sana bir isim takmıştı: Soylu ilkel. Buydun sen.
Ta ki, ben ’iyilik ve kötülüğün bilimi’ adlı kitabi okuyana kadar. O sayfaları çevirdikçe, insanlığın bugüne gelirken yoldan çıkmadığını, hep bugünkü gibi olduğunu öğrendim. Bunu uyduruyor olamazlar, çünkü adından da anlaşılacağı üzere, bu bilimsel bir araştırma kitabı ve herşeyi tablolarla açıklıyor.
Kendinle ilgili gerçekleri orada bulabilirsin. Mesela dedikoduyu hep sevmişsin. Bu senin kiminle işbirliği yapıp, kiminle yapmayacağını anlamanın bir yoluymuş. Tıpkı bugünkü gibi. Anladım ki biz insanlar hep, kime güvenip kime güvenemeyeceğimize dair bir meşguliyet içindeyiz. Dedikodu da bunu ölçmenin bir yolu. Tabi her zaman işe yaramaz.
Ayrıca, Kızılderililer doğayla en az bizim kadar ’savaşık’mış. Daha ’beyaz adam’ ayağını basmadan, Yeni Zelanda’daki Moa kuşunun soyunu tüketmişler. Bunu yeni yeni yapılan antropolojik kazılardan öğreniyoruz.
Sayfa 118’e geldiğimde, gördüğüm tablo inanılmazdı. Savaşlar, nükleer bombalar, tanklar ve silah bulunmadan çok önce de bu kadar çok, bu kadar kanlı ve acımasızdı. İnsan, tarih boyunca zaman zaman büyük katliamlar yapmıştı. Savaş hep olmuştu. Küçük kabilelerden bugünkü devletlere gelene kadar, insanlar sürekli birbirlerinin gözünü oymuşlardı. Üstelik kadın, çocuk ayırmadan. Savaşta ölenlerin nüfusa oranı da aynı. Hep belli bir yüzdesi bu şekilde silinmiş.
Şaşırtıcı olansa, bugün, insanları kitleler halinde silecek yollar bulunmasına rağmen, savaşın daha az olması.
Bu durumda, insanın ezelden beri savaşçı olduğuna üzülsem mi, gitgide savaşın azalmasına sevinsem mi...
Ne yapsam bilemedim. Bir kadın olduğumdan aklım buna ermedi. Ben, dedikoduya bakanlardan geliyordum, savaşa değil.