Alex, biliyo musun eğer bir gün dövme yaptıracak olsaydım, bir kız var onunkinden yaptırırdım...
Kız dövmeyi orta parmağının kenarına yaptırmış. Bak tam buraya. - ... - İşte tam buraya ne yazmış biliyo musun? ‘F..K FEAR’ yazmış! (Korkuyu def et olsun hadi çevirisi) Süper değil mi? Anladın di mi espriyi, kız orta parmağını kaldırıyor yani korkuya. Hemen bir kalem alıp yazdım ben de parmağıma. Ama silindi tabii. Neyse yine yazarım. - Hadiii board’unun burnunu aşağı doğru çevir ne bekliyorsun?! - Burası çok dik, şuraya kadar frenle gideyim, orada kaymaya başlarım? - Olmaz! Burası dik değil! Daha önce kaydığımız yerlerden daha az dik üstelik! Hadi Nil, hepsi kafanda! Fiziksel olarak bu kadar rahat yaptığın bir şeyi niye düşüncenle, korkularınla bozuyorsun? - Bugün hava -30 amma soğuk burnum donuyo, pistlerde de buzlanma vardır değil mi? - Yoo, pistler iyi, bir şey yok, hadi board’unun burnunu çevir artık aşağı... - Daha önce hiç bu kadar dik olmamıştı ama hatırlamıyorum. - Nil hadi, Allah aşkına!
Mecburen board’umun burnunu yokuştan aşağı çevirdim. Çevirmemle hızlıca yokuş aşağı gitmem bir oldu. Alex 24 yaşında, şakası yok ve benimle ilgili tek bildiği şey, ismim. Başka bir şey bilse de, tavrının değişeceğini sanmıyorum. Beni bir hafta içinde, s’ler çize çize aşağı inen bir snowboard’cu yapmadan yakamdan düşmiycek. Her gece, ama her gece, düşüp kalkmaktan, karlarda taklalar atarak sürüklenmekten bezgin düşmüş bir halde, kendi kendime diyorum ki: ‘Bir yerini kırmadan bırak bu işi! Git gitarını çal, beste yap, söz yaz. Kitap oku. Bildiğin şeyleri yap.’ Sonra her sabah içimde şu sesle uyanıyorum: ‘Sakın bırakma! Giyin kuşan çık o tepeye! O tepenin ucuna gelip, rüzgara karşı dur ve sal kendini aşağı. Bunu yapmazsan kendini berbat hissedeceksin. Çünkü o dağ seni bekliyor olucak ve sen buluşma yerine gelmemiş olucaksın. Kahkahalar atıcak. O kahkahalar başka dağlara çarpa çarpa kulağına gelicek. Korku kazanıcak.’
Snowboard öğrenmek önemli değil. Konu o değil. Ben ayağıma bir daha hiç board takmayabilirim. Ama şu an bırakırsam yenilirim. Bırakan olurum. Vaz geçen olurum. Yenilen olurum. Yolun yarısına kadar giden olurum. Kendimi kötü hissetmemek için bahanelerle flört ederim ama sonra berbat hissederim. Çünkü başkasını inandırsam da kendimi hiçbirine inandıramam. Gerekirse bütün kemiklerim kırılacak. Ben bunu öğrenicem. Bir daha hiç yapmasam da, ömür boyu yapsam da öğrenicem. Madem ki ayaklarımı bağladım buna gideceğim o halde. Götürdüğü yere kadar hem de. Tıpkı üç yaşında çocukların rahatça yaptığı gibi. Kollarımı açıp bırakacağım kendimi, dağın o koca göğsünde oyun oynayan yavrusu olacağım ben de. ‘Çocuklarda korku yok’ dedi Alex. ‘Tam tersi hızla aşağı inip düşmek ya da birbirlerine çarpmak için kayıyorlar. Onların da içine korku koyamıyorsun!’ Kim ya da ne siliyor acaba o minnacık orta parmakların kenarındaki görünmez ‘fuck fear’ yazısını?