Paylaş
Yıllar yıllar önce bir astrolog, ‘bilmem ne zamanı Yay’a geçeceksin, işte o vakit vaazlar vermeye başlayacaksın.
Dediklerini dinlemeye gelecekler’ demişti.
Dediklerimi mi? Benim mi? Şarkı olmasın? ‘Şarkı değil konuşacaksın’ demişti bir de.
Ne yalan söyleyeyim, bu üfürükçü hocalık gibi gelmişti kulağıma. Ayrıca öyle dakikalarca hayattan bahsedecek kadar da bir şey bilmiyorum. Kendi kelime merhem sürme derdinde biri olarak, başka kafalara el uzatmayı da haddim görmem.
Görmezdim... Ta ki ‘Bugün günlerden yarın’ projesi için Aydın Adnan Menderes Üniversitesi’ne davet edilene dek.
Bugün günlerden yarın, gençliğe ilham aşılamaya ve cesaretlendirmeye yönelik bir proje. Ben o yaştayken yoktu. Keşke olsaydı. İlham aldığım insanları dinlemek iyi olurdu. Belki bazı şeyleri atlardım, başka şeylerde duraklardım.
Davet edilince, ben bir konuşmacı olmadığım için, ‘soru cevap yapmak ister misiniz?’ dediler. ‘İstemem’ dedim. Şimdi kimse bozulmasın ama geçmişte, çeşitli yerlerde soru cevap yaptığımda, ‘kıyafetlerinizi kendiniz mi tasarlıyorsunuz?’, ‘single mı şarkı mı?’ filan gibi sorularla karşılaşıp, hay Allah, anlatmak istediklerimi hiç söyleyemeden gitmiştim.
Salondan çıkarken, benden geriye birkaç dedikodu cümlesi kalmıştı. Bu defa öyle olsun istemedim. Ben de değiştim. Artık cümlelerim var. Sadece benim kurduğum cümleler. Ve deli gibi anlatmak, söylemek, konuşmak istiyorum. (Yay’a mı geçtim acaba?)
Aydın’a dersimi çalışarak, hatta üç aksesuvar yaparak gittim. Az vaktim vardı. Oturup düşündüm: O yaşta neyi bilmem iyi olurdu? Kendime ne derdim? O koltukta ben otursaydım, hangi cümleyle kalkmak isterdim.
Ve buldum cümlelerimi. Bir taç, bir kainat güzeli kurdelesi ve bir tişört yaptım. Üzerine cümlelerimi yazdım. Kendi kainatlarının güzeli olduklarını unutmasınlar diye. Bir de video hazırladım. Onu herkesle paylaşacağım yakında.
Şarkılar güzel ama böyle konuşarak ilham olma ihtimali de çok güzelmiş. Kendimi Oprah Winfrey gibi hissettim.
Stadyumlar doldurduğumu, herkesin notlar aldığını hayal ettim. Hemen abarttım yani, iki dakikalık bir sunumu. Beni ben yapan da bu: Abartmam.
Abartmaktan, hayal etmekten korkmamak lazım. Ancak abartanların başı bulutlara temas ediyor.
Kim bilir, belki bunu geliştirir başka yerlerde de anlatmaya başlarım. Belki sahneme taşır, mini konuşma bölümü yaparım. Henüz bilmiyorum.
Aslında ben buradan ne yazsam boş, o gün oradaki öğrencilere sormak lazım: Ceplerine bir cümle olsun atmaya değer bulmuşlar mı?
Buldularsa, ne mutlu bana.
Paylaş