Kapılar kimin için çalıyor (felsefi/ağır/macera)
PaylaÅŸ
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
’...onun için sen de sakın çanlar kimin için çalıyor diye sorma; senin için çalıyor.’
 Bu cümleyi çocukken duymuştum. Ve çocukken insanın içi, çabucak kocaman dalgalanabilir. İnsan o vakitler boğulmaktan korkmaz. Duygulara kaslarını, dişlerini göstermez. Çanların benim için çaldığını söylüyordu biri bana. İsimleri akılda tutmam gerektiği zamanlar da değildi. Bunları birine aktaracak değildim. Çanlar benim için çalıyorsa, kimseye ihtiyacım olmayacaktı. Çanlar benim için çalıyordu. Ve ben biliyordum. O cümleden sonra hiç şüphem olmadı. Sakın sorma diye tembihlemişti bana. Sakın sorma. Peki sormadım mı?...Sordum. Büyüyünce sorar insan. Küçükken sormaması tembihlenen her şeyi. İşte bundan hep hata ve korku. ’My Blueberry Nights’filmine gittim. Oradan aklıma geldi. Kapılar... Sonradan kapılar giriyor hayata. Hani sen o çocuk olduğun odadan çıkınca. Değişik kollarla, değişik tahtalara tutturulmuş, farklı seslerle geldiğini haber veren. Ya da gittiğini bir rüzgarla havaya çarpan. İçinde bazen duyuyorsun, basbayağı vuruluyor kapılar, her yerinde yumruklayarak içeri girmek isteyenler var. Kapıda kalanlar var. Alacaklıların var. Ve dışarı bırakılmak isteyenler. Her gün, onlarca kapının içinden geçerken, bir kere olsun düşünmüyoruz artık. Nereye geldim? Nereden çıktım? Bu odada, bu sokakta neyin peşindeyim? Beni buyur eden kim? Hemen açılsın diye dayandım mı kapıya yoksa, sıkılarak mı bekledim açılmasını? Hemen ardımdan iyice kapanması mıdır dileğim, yoksa hafifçe açık mı kalsa? Bütün kapılar koparılsa duvarlarından, pencere mi deriz artık onlara?... Kapısız bir ev güzel olurdu. Ama o zaman da ses düstursuzca gezinirdi. Neil Gaiman’in bir kitabında bir kız vardı. Adı Door’du. Yani kapı. İstediği zaman kapı olup, oradan kaçabiliyordu. Bir yerden bir yere geçiveriyordu. Mesela başı beladayken yeraltında. Ardında duvar bırakıyordu. Bu özelliği çok istemiştim. Çünkü çoğu yerde, keşke duvarlarda döner kapılar olsa da çıkıversem dediğim oluyor. Sizin de oluyordur. Hem yanında birini götürebiliyorsun. Filmde dikkatimi çekti. Kapıların çoğunda, çek ya da it yazıyor. Yani bazısı çekince açılıyor, bazısı itince. Burada durup, düşünelim isterseniz. Giremediğiniz yerlerde tam tersini yapıyor olmayasınız?... olmayayım? Hayatımıza giren herkes bir kapıdan girdi ve gidenler de bir kapıdan gittiler. Ve bu hep böyle olacak. Kapılar hep, yeni bir bölüm gibi bir şeyler başlatıp, bitirecek. Çınlıycak, çarpıcak, hafifçe bizi uyandırmadan kapanıcaklar. Çalınacak, vurulacak ve kilitlenecekler üstümüze. Aslında çoğu zaman kendimiziz, kilit vuran üstümüze. Onun için sakın sormayın kapıların kimin için çaldığını, kapılar sizin için çalıyor.