Kafasında sorusu masasında dostu olanlara

Masada oturuyoruz. Yaklaşık on kişi falanız. Hepimiz birşeylerin peşindeyiz. Tam İstanbulluyuz yani.

Birimiz yazar, birimiz çizer, birimiz çeker, birimiz sayar, birimiz satar, birimiz söyler. Hepimiz çalar, hepimiz oynar. Sırası gelen, ’yeni projesi’ni anlatıyor. Acelemiz var, sorularımız var, heyecanlarımız var. Güzeliz canım birşey demedik. Tam İstanbulluyuz işte.

Günlerdir kafamı kurcalayan birşey var. Kafa kurcalayan şeyler, bir süre sonra bozabilir kafayı. Benim de kafam bozuldu, kurcalayan sorulardan. Benim sorularım obur. Benim cevaplarımla doymuyor. İlla istiyor ki, başkaları da onaylasın, fikir versin, itiraz etsin. Onların hepsini biriktiriyor da noluyor peki? Fazla yemekten hep hazımsızlık. Hep asitli bir kararsızlık. Ah, diyorum bu kadar sorarsan, bi o kadar duyarsın. Çok şükür dünyada, soruya susan insan sayısı az. Herkes bilir herşeyi. Herşeyin nasıl yapılacağını, neden olmayacağını, nasıl düzeleceğini. Bir dinleseniz herkesi, herşeyle ilgili. Hiçbir yere varılmaz öyle. Ben küçük bir deneyle gördüm bunu.

Bir yere doğru hızlı hızlı gitmekte olan bir grup insana, "Gittiğiniz yön doğru mu?" diye sorunca noluyor biliyor musunuz? Duruyorlar. Yön bulma antenlerine virüs giriyor. Paralize oluyorlar. Kendilerine olan inançları sıfırlanıyor. Soru tahta oturuyor. Kaybolan tek sey vakit. Halbuki, nereye olursa olsun, gitmek iyidir. En azından, "a yanlışmış" der, geri dönersin. Koridorda durup, ifadesizce kalmazsın. Savrulmak iyi, yanlış yola sapmak iyi. Hani derler ya, insan kendi verdiği kararlardan pişman olmaz diye. Desinler.

Gelin bunu bana söyleyin. Sürekli, "bir bilmecem var çocuklar, haydi sor sor". Yanlış anlamayın, ordan burdan duyduğum cevapları da hemen işaretliyor değilim. Fakat, her yönden rüzgar alıyorum, bilmem anlatabildim mi? Masaya kadar böyleydi yani. O gün o masada gördum ki, hepimiz farklıyız. Muhtemelen, hepimizin aynı anda aynı şiddette sevdiği hiçbir şey yok. Sorulara verilen cevaplar kişisel tarihlerle, tesadüflerin eseri. Ayıklanamayan bakış açılarımızla, o anki mood’umuz yerimize cevap veriyor. Ha, diyeceksiniz ki versin. Zenginlik bu değil mi? Zenginlik evet, ama iç sesler korosu bizim için en güzeli biliyor. Yanlış bildiklerini bile, doğru biliyor. Hem o biziz, hem de an bizim anımız. Yürüyelim arkadaşlar...

Bak bak.
Yazarın Tüm Yazıları