Kadınlar anneliğe hapsedilemez!

Artık ne olursunuz ama ne olursunuz, erkekler kadınların ne olduğu ne olmadığı, nerede oturup kalkacağı, nerede konuşup susacağı, nerede kahkaha atıp gezeceği, ne giyip giyemeyeceği, ne iş yapıp yapamayacağı ve özellikle de anneliğiyle ilgili konuşmasın.

Haberin Devamı

Biz kadınlar, erkeklerin bu tür iç işlerine nasıl karışmıyorsak, aynı saygıyı onlardan da bekliyoruz. Biz her şeyden önce kendimiziz. Bunu anlamak zor mu?
Biz sadece birisinin kızı, kız kardeşi, sevgilisi ya da karısı değiliz. Bizim bir de sadece bize ait bir var oluşumuz, benliğimiz var. Tıpkı erkeklerinki ve diğer tüm canlılarınki gibi.
Kendimizle ilgili kararlar verebiliyoruz çok şükür. Çok şükür, anneliği, doğurganlığı bize vermiş doğa ama bundan ibaret değiliz.
Biz çok daha fazlasıyız. Biz on parmağında on marifeti olanız.
Korkmayın bizden. Bizi kafeslere kapatmaya çalışmayın. Kalıplara sokmayı aklınızdan geçirmeyin. Kaba kuvvetle ehlileştirmeye, dille acıtmaya, ayıpla korkutmaya çalışmayın.
Biziz size hem dünyayı hem de dünyadaki cennetleri sunan. Yalan mı?

Kadınlarla erkekler her ne kadar farklı da olsalar, ikisi de birer insan olduklarından aynı haklara sahip olmayı hak ederler.
Bu dünyaya gelen herkes, hangi ülkede gözünü açarsa açsın, kendini yaşama özgürlüğüne ve neşesine sahip olmalıdır. Kimse köle olarak doğmaz. Cinsiyeti ne olursa olsun.
Kimse kimseye nasıl yaşaması gerektiğini dikte edemez. Ne zengin fakirden üstündür, ne güzel çirkinden ne de erkek kadından.
İnsan kendinden milyon kat küçük bir böceğe bile, terliğiyle vurmadan önce bir duraksar. Duraksamalıdır da. Durur bir.
Yahu der, bu nefes alıp veren, belki ben vurunca ruhu içinden uçup gidecek olan, belki bir köşede bir seveni bekleyeni olan bu böceğe, sırf bunu yapabiliyorum diye vurayım mı vurmayayım mı?
Peki insan böceğe neden vurur? Korkar çünkü. Onu sokacağından, sağlığına zarar vereceğinden, üreyip her yeri basacağından korkar. Korku, her türlü şiddetin anneliğidir. Bakın her insanın olduğu gibi, her kavramın, halin de annesi vardır.

İnsanı illa, –dır’lı dur’lu konuşmaya mecbur bırakıyorsunuz. Halbuki hiç sevmem böyle bilgiç bilgiç dır’lamayı. Dır’layanı da sevmem. Ne biliyorsun derim içimden. Böyle kibirli, fazla emin gelir bana bu kip. Ama yok, dayanamıyorum. Bazı şeylerden eminim ve onlar benim için dır’la biter.
Kadın ne kahkaha, ne kıyafet ne de anneliktir. Her şeyden önce insandır, insan. Kendi seçimleri olan güzel, hayat çoğaltıcı, hayatı ısıtıcı güzel bir şeydir kadın. Asıl annelik dışında yaptıklarıyla, saygıyı hak eder.

Ne zaman birisinin kızına karısına, sanki o bir böcekmiş gibi terlik kaldırdığını, nasıl yaşaması gerektiği hakkında atıp tutulduğunu görsem, içim kan ağlıyor. Nasıl diyorum, neden, niçin. Neden kadınım diye, hakkımda ileri geri konuşulup duruluyor? Neden boynumu bükük görmek istiyorlar?
Benim felsefemi en başından beri biliyorsunuz: Çocuk da yaparım kariyer de, tek taşımı da kendim aldım. Bunları laf olsun diye söylemiyorum. Feminist de değilim. İnsanlara saygısı olan, cinsiyet, milliyet, din ayrımı yapmadan, insanı sevmeyi becerebilmiş bir kalpten konuşuyorum.
Bir kadın, ülke de yönetir şirket de. Buluş da yapar, kanun da. Film de yapar, müzik de. Kitap da yazar. Astronot da olur, dağcı da. Dalgıç da olur. Kaptan da olur, pilot da olur.
Dünya bütün bunları yaparken, pırlanta gibi evlatlar yetiştiren kadınlarla doludur. Kocası iş bulamayınca, evini de geçindiren bir kadın tanımayanımız var mıdır?

Yazarın Tüm Yazıları