Paylaş
Amfar, her sene AIDS yararına yapılan bir açık artırma gecesi.
Yıllar önce Elizabeth Taylor kurmuş Amfar’ı ve AIDS tedavisi araştırmaları için bugüne kadar milyonlarca dolar bağış toplanmış Amfar gecelerinde.
Bir gece düzenleyip, elini parası olanların cebine, şifa dağıtmak için daldırma fikrini ayakta alkışlıyorum.
Çok parası olanların, insanlığa fayda sağlamayı satın almasından daha güzel ne olabilir?
Böyle geceler bana kendi küçük şöhretimi hatırlattığı için ayrıca kıymetli.
Buradaki anahtar kelime şöhret değil, küçük.
İnsan, arada bir, sadece kendi galaksisinde bir yıldız tozcuğu olduğu hatırlayıp, rahatlamalı.
Kendini bütün çekimlerin çekimi, bütün kainatın hakimi, bütün gezegenlerin döndürücüsü zannetmek insanın küçük yüreğine ağır.
Burada kimse benimle fotoğraf çektirmek istemiyor.
Bir anda başka bir filmin figüranı oluyorsun.
Diğer meşhurları bilmem ama bana çok iyi geliyor bu.
Aşırı uzun boylu siyahi heykelsi bir güzelin fotoğrafını çekmek, James Bond’u canlandıran Pierce Brosnan’la fotoğraf çektirmek, dünyanın en güzel kadınlarının geçişini izlemek egomun cilasını alıyor. Hâlâ yakışıklılığı ve en önemlisi de o James Bond bakışı gözünde duran Pierce’i görünce fotoğraf çektirdim.
Gerçi ben rahatsız etmezdim kendisini ama bunun aile WhatsApp grubu, kızlar WhatsApp grubu, instagram story’si bir sürü ıdısı bıdısı var, çektirdim.
Biraz da ben ‘çekinebilir miyiz’ diyen taraf olayım dedim. Çekinmedim yani.
Gecede sahneye Grace Jones da çıktı, Sting de ama beni en çok etkileyen şey, Pierce Brosnan oldu.
Kendi yaptığı bir Bob Dylan resmini açık artırmada satmak üzere sahneye çıktı.
Resmi Londra’da bir sokak sergisinde görseniz etkilenmezsiniz.
Brosnan da tanınmış bir ressam değil.
Çıktı, yüreğinin düğmelerini açarak konuşmaya başladı, “80’lerin başından beri ara ara amatörce resim yaparım. Bu resmi de yıllar önce kanserden kaybettiğim eski eşimin acı günlerinde yaptım.
Biraz da o zorlukları aşmak için terapi niyetine. Bugün de başımıza bela olmuş büyük bir hastalığı yenmek için, burada açık artırmaya koyuyorum” dedi. 100 euro’dan açıldı bahis. Ve 1,6 milyon euro’ya satıldı resim sonunda!
Onu hızla 100 euro’dan milyon euro’ya taşıyan şey, ne Brosnan’dı ne de Dylan, hikayesiydi hikayesi.
İnsanlar doğdukları günden itibaren güzel hikayeler peşinde.
O gecenin hemen ertesi, Nuri Bilge Ceylan’ın “Ahlat Ağacı” filmi de, Cannes’da ayakta alkışlanmış.
Orada da müthiş bir hikaye vardır eminim.
Yoksa insanlar ne ayağa kalkıp el çırpar, ne de bir resme milyonlar verir.
Kelebek yazılarımdan derlediğim üçüncü kitabım ‘Nil’e hayat dersleri’nin ilk yazısı da ‘hikayenin peşini bırakma’.
Ona müzikli bir okuma videosu yaptık. Önerim, açın YouTube’dan, gece yatmadan bir kere dinleyin. Video da masal gibi bir şey zaten.
İyi hikayeler.
Paylaş