İnsana duyguları lazım

İnsan, yanındaki herhangi bir başka insandan, başka mıdır hakikaten? Yani dış başkaysa, iç başka mıdır?

Haberin Devamı

Yoksa hepimiz, aynı gezende bir yudum daha nefes için çırpınan, dışı ayrı içi aynılar mıyız?
Bence biz asıl bunu halledemedik. Dünya halledemedi.
Farklılıkların aynı duygularda buluştuğunu, aynı korkularda, aynı arayışlarda ortak olduğunu kaçırıyoruz. İnsan, bir.
Nasıl görünürse görünsün, ne giyerse giysin, neyi seçerse seçsin insan, bir.
“Bir Başkadır” dizisinde, herkes, filtre kahve yapar gibi bastırmış duyguları, oturmuş aşağı.
Kendi yelelerimizi sabah akşam kabartsak da, tıraşlanınca kalakalıyoruz cılız ve çıplak.
Bunu bir hatırlasak... Hatırlasak diyorum çünkü çocuktuk.
Çocukluktan başlamak lazım düşünmeye.
Hepimizin beş yaşında yan yana dizildiğimizi düşünsek.
Bir otobüs dolusu beş yaş olsak akşam trafiğinde, böyle mi olacaktık?
Birbirimizden korkarak süzecek miydik, yoksa “o sakızdan başka var mı” mı diyecektik?
“Abi bir şarkı çal dans edelim” diyecektik şoföre.
“Aaa, dışardaki spor arabaya bakın” diye bağırmayacak mıydık?
“Abi kornaya bassana bir daha” demeyecek miydik?
Biri bebek olacak koltuğa yatacak, annesi babası yanında onu uyutmayacak mıydı?
O dar alanda, ‘tıkışıklıkta’ da arkaya kadar koşu yarışı yapmayacak mıydık?
“Çok oturduk, biraz da zıplayalım şu koltukta” demeyecek miydik?
“Ekmeğinden bana da koparsana azıcık” diye sormayacak mıydık?
Büyüdükçe güya başkalaştık, farklılaştık, çoğaldık. Ama aslında aynıydık, azaldık, bastırdık.
İki insan neden konuşamaz mesela bazen?
Yok, konuşamazlar. Katiyen hiçbiri konuyu açamaz.
Açsa da sessizliği geçemez. O sessiz orman çoğu zaman geçilmez. O yüzden bahsi de açılmaz. Yol oradan geçiyorsa, susulur.
Yutulan cümleler nereye gider?
Mideye, oradan bağırsağa mı yemekler gibi?
Keşke öyle çıksa gitse ama yutulan cümleler, insanın içinde kalmasa.
Hücrelerde yağ yapar, sıkıntı yapar, gaz yapar.
Yorgun kalkar insan yuttuysa cümle. Oturur boğaza, sesi de kısar.
Bu çağda, terapist dışında seni dinleyen biri de kalmadı belki.
Dizide onlar bile dinleyemiyor, mecalleri yok, insandan yapılmışlar.
Herkes bir sonraki şeyi neyse onda, aradığı duygularda, telefonunda.
Eşinde, işinde, çocuğunda, çocukluğunda.
Gençliğinde, endişelerinde, kuyruğunu dik tutma çabasında.
Kimse şu an burada değil ki, ulaşılamıyor.
Dizinin sonunda derin nefesler verip duygusunu çıkartanlar oldu.
Gözyaşını serbest bırakanlar, gidip geçmişin gözlerinin içine bakanlar oldu.
Özlerine sadakatle bağlananlar yollara düştü.
Kabuğu ağır gelenler, bırakıp gitti koca kabuğu.
“Bir Başkadır” bitince, şunu düşündüm ben, Ferdi Özbeğen çalarken, insana duyguları lazım duyguları.

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları