Paylaş
‘İşte bak buraya bunu almaya gelmişsin’ diyeceğim ve cebime koyacağım şey. Ah Muhsin Ünlü ismiyle çıkardığı şiir kitabındaki ‘Resulullah’la benim aramdaki farklar’ şiirinden beri kalbimde yeri vardı. Film yaparken de, dizi çekerken de yolu başka yerden yürüdüğünü biliyordum.
Yolu başka yerden yürüyenleri seviyorum ben.
Sorular sordular cevapladı, arada çayından yudumladı. Sonra aklına söylemek istediği şey gelmiş gibi, ‘ya ben aslında ilerideki o doğmamış çocuk için film yapıyorum dedi.
Kız ya da oğlan, henüz doğmamış bir çocuk var.
Onun atasıyım ben. O çok güzel filmler yapacak. Benim bin katım olacak.
O ben değilim, ben onun hazırlığıyım’ gibi bir şey söyledi. Ne güzel dedi. Gelecekteki o çocuk için bir şey yapıyor olduğunu hissetmek! Seni geçecek, harika çocuk için. Senden ve nicelerinden damlayanların en ucundaki o tılsımlı, ışıklı damla için.
Ben de öyle hissediyorum. Bazen, bugün anlaşılmayayım, ileride anlaşılırım diyorum. Ben de yolu başka yerlerden yürüdüğümü hissediyorum.
Absürt olmaktan korkmuyorum. Garip kaçmaktan. Çirkin de olmaktan. Saçma da konuşmaktan. Şarkı denilen üç dakikalık şeyde olur olmaz şeyler denemekten. İçimden geldiği gibi giyinmekten, dans etmekten.
Ben de o doğmamış çocuk için şarkı yazıyorum. O benimkinin bin katına cesaret edecek. O en güzelini yazıp, herkesi büyüleyecek.
Kana kana içerek, susuzluğunu giderdiği o suda ben de olacağım ama.
Yağmur suyu gibi. Yağmış olacağım o beslendiği kaynağa. Onur Ünlü diyene kadar, yarınlarda hiç bu kadar ileri gitmemiştim.
Ama o der demez gittim. Ben de. Ben de. Ben de o çocuk için yapıyorum. Atasıyım. Annesiyim. O benim de çocuğum olacak. Ne güzel.
Ve yeter de.
Bu kadar olmaktan öyle mutluyum ki.
Bazen bir şeyi başka türlü yapmaya çalışanlar delirecek gibi olur.
Takdir görmedikleri olur.
Fark edilmedikleri olur.
Alkışsız inerler sahneden bazen.
Spot onlara teğet geçer başkasında parıldar.
Kendi değerlerini başka insan birimlerine çevirmemeleri gerekir onların. N’olur tanıyorsanız söyleyin.
Aman kendi değerlerini başka insanların birimlerine çevirmesinler.
Yine de bakmayın siz, ben bunların arasında pes edip anayola gireni hiç görmedim. İnatları inattır ha!
Boylarının ölçüsünü almazlar. Başları öne eğilse de, yine alınları alır güneşi. Acelesi olanlar gibi kendi yollarını açmaktan usanmazlar.
Tavsiye vermeyin dinlemezler. Hatalarını kalplerine rozet gibi batırırlar, yola devam ederler. Üşenmezler.
Bakmayın, bir yandan da, eşek gibi bilirler affedersiniz biricik olduklarını.
Onların yaptığını kimsenin yapamacağına dair derin hisleri vardır.
Doğdukları an kendi olmanın patentini almışlardır.
Yolları çetrefillidir ama yılmazlar işte. O sabah duydum neden yılmadıklarını bunca gürültüde.
Geleceğe hazırlık var bahçede.
Fıskiyeler ondan durmuyor.
Paylaş