Paylaş
Onlar yarınların sözlerini edecekler.
Biz duymayacağız
diyeceklerini.
Gelecekte bir evin ışıkları yanacak, içlerinde onlar olacak.
O evde aş, o evde aşk, o evde mutluluk olması için, çocukluğa narin bir çiçek, bir kelebek gibi bakmalıyız.
O yaşlarda deftere yazdıklarını, ömür boyu temize çekersin.
Çocuğun istismarı
kolaydır.
Anne baba olsanız şaşırarak görürsünüz, hafif bir sırtından itseniz düşer.
O kadar zayıf, savunmasız.
Kötüyle, hüzünle henüz tanışmamış bir çocuğa, bir masal kitabının sayfasında kaybolan bir pengueni bile anlatamazsınız.
Göz pınarlarından akacak yaşlara yüreğiniz dayanmaz.
Onlara el kaldıran, savunmasızlıklarında onları savurup atan, bıçak gibi laflarla ve eylemlerle yaralayanlara tahammül göstermek
imkansız.
Kız çocukları...
Onların yelkenlerine ayrıca rüzgar üflemek istiyorum.
Onların sanki bir tarafı hep savunmasız kalıyor nedense.
Belki erkekler hep fiziksel olarak güçlü olduklarından. Belki sesleri bağırınca daha gür çıktığından, bilmiyorum...
Onların daha minicikken ellerinden alınan, kendilerine güvenlerini, saygılarını, sevgilerini düşünüyorum.
Çoğu, ben gelecek güzel günlere değmem, oraya bir şey götüremem diye biniyor geleceğin trenine.
Dünyanın her yerinde kız çocuğu, biraz daha hızlı koşmak zorunda.
Bu çok üzücü ama böyle.
İşte bu sebeple, benim gibi eline mikrofon, üzerine spot alan kadınlar, onlara moral, onlara ilham, onlara yol olmaya çalışıyoruz.
Kendilerine inansınlar, korkmadan okusunlar, yapsınlar etsinler, seslerini boğazlarında düğümlemesinler de konuşsunlar diye.
Kadınların içgüdüleri inanılmazdır, sezgileri de.
Onlardan müthiş yöneticiler de olur. Keşke daha fazla olsa.
En güzeli nedir biliyor musunuz, kadınlar kırmadan bükebilir. Kırmadan bükülerek dünya yönetilse, harikalar diyarında yaşardık.
Kız çocukları büyür ve kadın olurlar ama kadınlar, içlerindeki o kırılgan kız çocuklarıyla sokağa çıkarlar.
Cam fanusta o çocukluklarından taşıdıkları, yaralı kuşla.
Onlara ettiğiniz her güven kırıcı kelime, defalarca eko yaparak kafalarında çınlar.
Kaba kuvvette şangırt diye kırılırlar.
Bazen, birbirimizin neden yapıldığımızı bilmemiz lazım.
Herkes etten kemikten görünüyor ama öyle değil işte, ruh materyallerimiz karışık. Onları iyi anlamalı, onları iyi hissetmeli ve öyle dokunmalıyız birbirimize.
Çocuklara, kızlara, kadınlara dokunan yasalar, o cam fanusları korumalı en başta.
Paylaş