Hoşgeldiniz bahar hanım!

Gelmiyceksiniz sandık bir an.

Hapşurduğumda anladım geldiğinizi...malum, görünmeyen polenlerinizi salıyorsunuz gelmeden. Alerjim olduğundan, hemen fark ediyorum.

Burnumda bir kaşıntı. Tamam diyorum, vardı yine. ınsanın baharları da sayılı ne de olsa. Ben alerjimi idare ediyorum, yeter ki sizi göreyim.

Saçlarınıza taktığınız çiçeklerden göreyim dallarda. Kopardım geçenlerde bir tanesini, fark etmişsinizdir. Kulağımın arkasına yerleştirdim.

Üzerimdeki mor elbiseyle aynı renkti, belki gördünüz. Lafı uzatmayayım, çıplak kollarımı boynunuza dolamak için sabırsızlanıyorum.

Aklıma hemen, hayaller düşmeye başladı. Ah, sizin o insanı sarhoş eden davetleriniz yok mu! Sokağa çağırıyolar beni. Kabuğumda ne varsa, dışarı çıkarmamı istiyolar. ‘Çıkar hadi’ diye fısıldıyolar herşeyi. ‘Alan alsın. Satan satsın. Kalan kalsın. Hepsi havalansın.’ Çılgınca geliyo bana bu kafiyeleri. şubattan sonra martın çıkagelmesi. Sonra birdenbire nisan! Hele o nisan yok mu o nisan. Bütün saçı bukleli hislerin doğum ayı.

Yürüyüşümde, hafif seksekler görüyorum. Havada fazlaca kalıyo adımlarım. R’lerim falan hep düştü, görüyosunuz. Ayıplanmak istiyo insan siz gelince. Bir kahkaha kopardı ya da bir şeyi fazla abarttı diye. Ne var yani, yolundan kıvrıldı diye. Herkesin gözünde, yatılı trenler görüyorum. Alelacele gönderiyolar kendilerini biryerlere. Doğru düzgün bavul bile yapmadan. ‘Aman aman aman’ geçen şarkılar çalıyor vagonlarda. Ama müzik tabii ki bunun tersini söylüyo. Tüm baştan çıkaran şarkılarda olduğu gibi.

Geçenlerde, bir stüdyoda içimden geçen tüm melodileri söyledim. Ard arda güzel duyulup duyulmadıkları, hiç umurumda değildi. Ne zaman birşeyler ‘hiç umurumda olmasa’, ortaya güzel şeyler çıkıyor. Bence siz, insanın kurdelalarını açıyorsunuz. Gerçekten.

Bir su parkındayım sanki. Kollarımı yukarı, ayaklarımı aşağı bırakmışım. Kıvrak kaydıraklarınıza teslim olmuşum...Bu ifadelerimi abartılı bulacaksınız. Ama ben de değişiyorum. Geçen defa bıraktığınızda böyle miydim? Evet aramızda geçen diyaloğu gayet net hatırlıyorum.

‘Hazır mısın?’ demiştiniz. ‘Hazırım’ demiştim. Bu defa sizi kapıda karşıladım.

Ah bahar hanım, kendinizi özlettiniz. Nasıl ciddiydik siz yokken, bir görseniz.
Yazarın Tüm Yazıları