Heyecanlı şeyler

Bir değil, birkaç ritim birden girdi hayatıma. Aynı anda. İki bin sekiz, aralıkta.

Fıkırdıyorum. Kıpırdıyorum. Kıkırdıyorum. Herkes de durgun. Anlıyorum. Yine de anlatmam lazım. Zira daha fazla içimde tutamıyorum. İşte geceleri, beni bir sağa bir sola çağırıp sersem eden, kalp atışlarımın sesini açan şeyler:

Arog’u izledim. Ä°lk ve belki de son- filmimi. Cem Yılmaz’ın bir ÅŸey yapıp, gözümüzden yaÅŸ gelene kadar güldürmesini çok özlemiÅŸim. Kim özlemez. Canlandırdığım karakter, ilkçaÄŸda anaokulu öğretmeni, Mimi. Fakat kendime bakamadım doÄŸru dürüst. Åžakalara, zekaya, görüntülerdeki, ’hakikaten Türkiye’de böyle bir film yapıldı mı?’ sorusuna teslim oldum. İçinde yer aldığım için çok mutlu oldum, gurur duydum. Bu, birkaç kere seyredilip, binlerce kere gülünecek bir film. Ä°ÅŸte ÅŸehre, hepimize neÅŸe getirecek film geldi, bir güzel orman olsun yazılarda.Â

Albümüm bitmek üzere. Arı maya gibiyim. Kuantum sıçramalarıyla, her yere yetişip onu en güzel haline getirmeye çalışıyorum. Size layık olmayacak bir şey verecek değilim, di mi? Az kaldı. Alper Erinç’le yaptım bu defa albümü. İkimizden çıkan, başka başka sesleri dinleyip şaşırıyorum. İçimde güzel duygular zıplıyor. O kadar zıplıyor ki, dışarıdan sabit görünmem imkansız. Bence hepimiz yolculuktayız. İnişli ve çıkışlı bir hızlı trende seyahatteyiz. Vıııııınnnnn, her gün bu ses var. Ben, yolculuğumun bazı noktalarında, mesela çok yakında, bir şey söylüyorum. Müzikli bir şekilde. Tabi ki, o aralar nasılsam ve pencerelerimden hangi manzara görünüyorsa ondan bahsediyorum. De ki, pencereyi açıp bağırıyorum. Ve sen, siz, o sırada aynı şeylerle doluysanız, ne güzel. Ne mutlu bir tesadüf. Tercümanlık kısmı buradan geliyor bu işin. Umarım, dilerim, tercüman olsun duygularınıza şarkılarım. Çok özendim. Her birini tek tek, çok severek gönderiyorum. Ama siz hep kıymet bildiniz.

Ah!

Bugün size karşı minnet duyguları içindeyim,

görmediğim ama bildiğim insan.

Bir şarkıyı salmak da çok tuhaf. Adını koy, lafını ezberlet, videosunu çek. Kapı kapı dolaşsın. İçim kıyılıyo bazen... Yok, çocuğum falan değil. Hepsi evlatlık.

Dün taksiye bindim. Zaten kafamda sürekli şarkılarım çaldığından, şoföre, "Müziği kapatabilir miyiz?" dedim. Bana dönüp, şunu dedi gülerek: "Sevmedin mi! Hahahaaha." Bu kadar netti. Bu kadar tutamıyor içini içinde. Yine de kapattı. Napsın, o da heyecanlı.
Yazarın Tüm Yazıları