Heyecanım var

Yağmurlar geldi ve hemen arkasından çamurlar tabi. Tişörtleri sağa sola itip, pardon pardon, kalın bir şeyler arama vakti bu. Hiç zamanında kışlıkları çıkarmış olmam.

Haberin Devamı

 Tıpkı herkes yazın sandalet giydiğinde, benim ayaklarımın hâlâ çoraplı olması gibi.
Hayata ‘yakalanan’ biriyim daha çok. Hazırlıklı olamıyorum bir türlü. Yakalanıyorum. Bugün sarı yapraklardan gördüm yerde. Ses çıkaramıyacak kadar ıslaktılar.
Martılar da ne kadar büyükmüş meğer, Karaköy balıkçısının penceresinden gördüm.
 İstanbul çok güzel, gidin bir de oradan bakın derim. Beşinci kat.
Şiir kitapları aldım, Osmanlıca sözlük aldım. Mevsim alışverişi. En önemlisi, sesler ve kelimelerden çıkarmaya başladım yine.
Hayat tuttu da diyebiliriz. Böyle yazıyorum şarkılarımı. Hayat yolculuğu bir noktada tutuyor ve çıkarıyorsun. Sevdim bu benzetmeyi. İyi anlattı durumu.
Lafları, melodilere ilikleyip, kafiyelere davet ediyorum. Her zaman olmuyor. Bu zamanlar garip, insan uyuyamıyor falan. Kafasında yarım şarkılar çalıyor. Cümleler devam etmiyor.
Tamamıyla kendi uydurduğum bir şeyi tamamlamaya çalışıyorum. Deli miyim diyorum ama çok eğlenceli. Bir şarkı yazmak nasıl güzel bir his anlatmak isterdim ama mümkün değil.
Ev sahibesi ben değilim. Şunu söyleyebilirim: Hayata bir kere daha gelirsem, şarkı yazabilme hediyesiyle gelmek isterim yine.
Tabi, kırk yıl sonra da, yazdığım şarkılardan bazıları çalıyor olur mu bilmem.
Zamanın bin bir eleğinden geçicekler.
Aslında bu çok önemli bir şey mi, onu da bilmiyorum. Bazen istediğim ve düşlediğim şeyler, başkalarının öğrettiği tekerlemeler gibi geliyor bana. Hepsine itimat etmemek lazım. İnsan, eline neyi geçirirse geçirsin, o şey küçülüverir gözünde.
Dışarıda şimşekler çakıyordu iki gece önce, biz üzerine bumbum bas çalıyorduk, çin çin gitar mandolin, çiki çiki shakerlar, güm güm davullar ve bunların üzerinde kelimelerle sörf yapıyordum ben. Sanki ilk albümümmüş gibi heyecanlı ve taze.
Evimi stüdyoya çevirdim sonunda. Evime benzesin istiyorum albümüm. Çalıyoruz, dans ediyoruz odalarda, asma kattaki mikrofon hepsini kaydediyor.
Keşke şarkı yazmanın da albümü olsa. Matrak olurdu.
Bu kadar içsel ve bana dönük bir şey anlatmamamı tercih ederdiniz belki, ama şu an öyle bir dönem.
Başka şeyden bahsetmem öyle zor ki anlayın beni. Sizi heyecanlandıran şeyleri düşünün.
Şu an ters çevrilmiş bir elbise gibi düşünün beni. İçimdeyim yani. Bu da dışarı söylediklerim.
Duyan var mı?Â

Yazarın Tüm Yazıları