Her Pazartesi aç karna bir tane

Son kiii üç dört! Chad VanGaalen, Willow Tree şarkısına girdi ve ben yazmaya başladım. Bir ritim tutturmak istiyorum. Pazartesileri duyulan.

Çok boşluklu, yedide bir ölçülü bir ritim de olsa, dans edebilelim istiyorum üstüne. Bu şarkıyı ilk duyduğumda, New York’ta -gerçekten de- çok tuhaf bir dükkanda geziniyordum. ‘For the one who has everything’ (herşeyi olana) yazan kutulardan satıyorlardı. Boy boy alabilirsiniz. Çok şeyi olduğunu düşündüğünüz birine, içi boş (belki öyle daha anlamlı olur yani) ya da dolu olarak verebilirsiniz. Zaten hediyeyi, kutunun üzerindeki laf sizden önce veriyor. Kelimelerin gücünü kimse küçümsemesin.
Bu hafta ettiğim birkaç kelimeyi duyurayım size. Siz de biriktirin kendinizinkini.

TEŞEKKÜR EDERİM!: İTÜ Mühendislik Kulübü beni ‘2009 yılının en iyi kadın şarkıcısı’ seçince. Hem ‘erdem kopyalama’ya da ödül verdiler. Okulun fotokopi işlerini yapan yere. Üniversite hayatının en sık uğranan durağı fotokopici. Bence harika bir karar onlara ödül vermek.

EVET!: Gülben Ergen, yakında başlatacağı ‘Çocuklar Gülsün Diye’ kampanyasına müzik isteyince. Gözleri doldu hemen. Ne tutkulu kadın. Çocukların ilkokul öncesi eğitimi için, yeri yerinden oynatmış, daha duymadık. Destek olalım, beş okul da hemen bitsin. Gerisini Gülben anlatsın, ben de şarkı yazmaya koyulayım.

TANIŞTIĞIMA MEMNUN OLDUM!: Tatlı mı tatlı, sürprizli mi sürprizli bir kız, kapıdan içeri giriverince. Tam ondan bahsediyormuşum meğerse. Olur ya, yerde ararken gökte bulunan şeylerden. Çok çok acayip birşey yapıyo, yakında sahnemde benimle olucak. Görüceksiniz. Ve tahminim, çok beğeniceksiniz. Gözbebekleriniz büyüyecek.

BUNUN ADI NE?: Piyano çalışırken yanımdakine. O da, öylesine süper birisi ki, bastığım akorun adının önemli olmadığını söyledi. Ezber ne şapşalca bişey. Ve ben hâlâ bu yaşımda, ezberi öğrenmek sanıyorum. Halbuki öğrenmek iki şeyle oluyo: ıstek ve egzersiz. Gerisi boş. Meğer ben piyano çalmayı bilirmişim. (Bir ara, geleceğimizin şu anla aynı anda yaşandığını ve bizim bunu bildiğimizi düşündüm. Yani, hani secret falan, içime doğdu, rüyamda gördümler, tahmin etmiştim, bekliyordum, biliyodumlar filan hepsi belki de ondan. Neyse bunu başka hafta konuşuruz.)

İYİYİ AKLINDA TUT, KÖTÜYÜ UNUT: Twitter’a öylesine, neşesine...
Herkes baksın kendi kelimesine. Kafiyesine.
Yazarın Tüm Yazıları