Hep beraber: Kendimi suçlu hissetmiyorum!

Dün gece Çağla’yla birbirimize bakıp, çok emin hallerde başımızı salladık: ınsan, kendini tanıdıkça rahatlıyor.

Haberin Devamı

Halimiz, bilmediği bir yerde yolculuk eden insanların, bir yerlerde rastlaşıp, aldıkları notları paylaşmalarına benzedi. Kafamız pek çok konuda hayli karışık. Fakat bahar geldiği için beyindeki yerçekimi azaldı ve düşüncelerin uçuşmasında bir sakınca yok.

Kendini tanıyınca hakikaten, “wake ari” oluyor. Olduğu gibilik yani. Tamam canım, buramda böyle bir iz, şuramda böyle bir kırık, ayağımda bu tarz bir topallık var diyorsun. Manevi olarak tabii. O zaman ruhen topallaman sana garip gelmez ve kendini bir çok konuda affedersin. Zaten insanın başına ne gelirse, kanımca ‘beklenti’den gelir. Hayat ve diğerleri, aslında küçük tatlı sürprizlerle dolu. (benim ‘gülümser’ bakış açıma göre) bizi çoğu zaman mutsuz eden, başkalarından ödünç aldığımız kendimiziz! Bizden tonlarca kat daha kocaman, daha akıllı, hiç kusurlu versiyonumuz. Sonra da başlıyor işte koşumuz... Nefes nefese, tatminsiz uyanıveriyoruz bir sabah, ‘Ah! Daha arpa kadar yol alamadım’ diye... ‘Gittiğim yol, yol değildi, haklıydınız’ diye. Hep başkalarına hak vererek, puta tapar gibi, kendimizin bize benzemeyen o koca heykelinin önünde eğilerek...

Hayatın kısalığı, bir bilinse, bunlara en büyük devadır kanımca. Ama bunu bilmiyoruz. Bu bilgi bilinçten, çocuk gibi kaçar. Sonsuza kadar yaşayacağımızı sandığımız bir dünyada, çalışır da çalışır, yetişemez de yetişemez, beğenmez de beğenmeyiz. İyi de nereye kadar? Birgün, tüm bunların ortasındayken, pıt diye gözümüzü kapayıvericez. Ve her şey yarım kalıcak. Evet, her şey mutlaka yarım kalıcak! Beceremeden, başaramadan ve başlayamadan çoğu şeye, biticek.

O yüzden, şu kendimizle ilgili yarattığımız putları kırıp, rahatlamanın zamanıdır. ılla, kocaman, mora kaçan, derisi pürüssüz bir kiraz olmak zorunda değiliz. Belki, yanından bir küçük kirazcık çıkmış kadar tuhaf, belki derisi ezik, belki de yarısı yokuz. Olsun, biz böyle güzeliz. Daha da güzeli: biz böyleyiz. Tıpkı, o eski şarkıda olduğu gibi...

Bir keresinde Volkan bana çok güzel bir cümle öğretmişti. ‘Ne zaman birisi sana kendini kötü hissettirmeye çalışırsa kullan. ınsan ilişkileri, hep gizli ya da açık bir suçlama rayından geçer’ demişti. Kendimizi birine dikmenin en sağlam yolu, suçluluk duygusu. Kendimizi bize putlaştıran ve sonra hayalkırıklığına uğrayan biz dahil herkese şu cümleyi savuralım, güzelce bir nefes verelim:

Haberin Devamı

KENDİMİ SUÇLU HİSSETMİYORUM.

Yazarın Tüm Yazıları