Paylaş
Herkes balkonunda karpuz kesti bi güzel.
Çocuklar dondurmalarına bir top daha istediler.
Akşamları serin denilip sırta bir şey alındı.
Terlenip yüzüldü.
Güneş kremlerinin tarihlerine bakıldı. Mahkemede geçen bir film seçilip yarısında uyundu.
Akşamları yıldızlara bakma hevesine, “başka gün” dendi.
Denize, Gül’ün köpeği Pita’nın suyunu döktüm gece, büyü gibi parladı denizin orası.
Geçen yaz da olmuştu aynısı.
Ama tabii geçen yaz, bu kış olanlar olmamıştı daha.
Çok şaşırmış ve ertesi gün unutmuştuk.
Şimdi de şaşırdım ve gidip bir sopa buldum hemen.
Denizi bir çorba gibi karıştırdım.
Sanki George Floyd hiç boğulmamış gibi
yakamoza baktım biraz daha...
Google’ladım ‘Planktonmuş’.
(Sakin olun bu bir şiir değil sadece alt alta yazıyorum)
Dünyada ne olursa olsun şarkı yazmaya çalışıyordum ben mütemadiyen.
Silip silip durdum “Ağaç deme hiçbir zaman, meşe de” diyordu Cohen.
“Kanunlardan kaçardım” yazmış mesela bir defa silmiş,
“Polisten de hırsızdan da kaçardım” yazmış.
Kendimi özensiz buldum bunları
okuyunca.
Ama sonra...
Şefkatimi de esirgemedim kendimden
Ben biricik Nil’im, o da biricik Cohen.
Acaba ıssız adasından hiç ayrılmayan o rahip için -hani elektriği bile yoktu anlatmıştım sana- değişen bir şey oldu mu?
Güneş yine fazla ısıttı ve etti sana bir yaz daha.
Halbuki biz yalpalaya yalpalaya geldik bu sefer.
Hani büyük bir şey değişir bazen ama sen hâlâ aynı şeyleri yapmaya devam edersin...
Müziğin sesini biraz daha açarlarsa dans bile edersin...
Ama bu, için ferah demek olmaz...
Peki ben değiştim mi?
Neyim mi değişti?
Aynı kaldım.
Aynım neydi?
Normalim o muydu?
Anormalim bu oldu.
İçimi karantinaya almıştım ben çoktan...
Siz müziği çok açtınız diye dans ediyorum.
Paylaş