Geçenlerde, bir bilim kurgu filmi seyrediyordum. Filmde, kötü robotlar dünyayı basmıştı.
Tahmin edersiniz ki, bir grup seçilmiş öğrenciden, bilgisayar başında, dünyayı bu halden kurtarmaları bekleniyordu. Kamera sırayla bu ’düş takımını’ taradı. Kıza geldiğinde, beynimde, düşünceden daha hızlı bir şekilde, şu alt yazı geçti: A, bu kız çok güzel, bu yapamaz! Film boyunca, kızın hiçbir konuşması inandırıcı gelmedi. Filmdekilere de gelmedi.
Güzelliğin, insanı bir su yatağı gibi kaldırıp, boş boş gezdirdiği düşünülür. O, beraberce koyun koyuna doğulan koca bir anahtardır. Kapılar, güzel olana ittirmeden açılacaktır. Fakat, hayata bir sıfır avantaj sayısıyla başlayan bu insan, niye kendisini bu kadar komplike bilgisayar programları yazmaya itsin? İtmez tabi. Tam öğrenememiştir o kesin. Saçlarını toplamaya bile daha çok vakit vermiştir. Ne de olsa, biz onu o daha bebekken kayıracağımıza söz vermiştik. (Hepimizden bahsediyorum)
Güzel insan, kendini geliştirmek gibi derin, sofistike incelme yöntemleriyle uğraşmaz. Zaten inceciktir. İltifat duymaktan, kesin budaladır. Kendiyle karnı toktur. Dolayısıyla, aç bir şekilde bilgiye, meraka, anlamaya saldırmaz. O vitrindedir bir nevi, bakarız. Ağzını açarsa, dinler ama için için dediklerini bozdurur harcarız. Güzelse, sadece güzeldir işte.
Bunları, aklımda bunca zaman tutmuş olmamdan dolayı, bir anda içimden geçti o düşünce: Güzel kız, yapamaz. Bırakın dünyayı kurtarmayı, sigarasını bile yakamaz o. Ekmeği elden, suyu güldendir onun... Tabi kendime hiç yakıştıramadım. Ben böyle düşünüyorsam, erkekler kimbilir neler düşünür. Gerçek hayatta, sırf güzel diye, birilerini nasıl cezalandırıyoruz demek ki. Bundan kurtulmam gerekti. Buraya yazarak, bu köşeye buruşturup atıyorum bu düşüncemi.
Kimse güzel diye becerikli, güzel diye beceriksiz; çirkin diye akıllı, çirkin diye aptal olamaz. Kadınların kadınlara karşı işlediği suçların başında bu var. Güzelse yapamaz.
Unutalım gitsin. Hayat bazen, bol kepçe koyuyor bunu kabul edelim. Öyle ’rüya takımlar’a inanalım. Ha, kadındır yapamaz diyorsanız, önüme geçin sırada, çünkü o bundan da fena. En azından benimkine rastlamak zor...(bak hálá:)