Paylaş
Bir adada gibiyiz. Sadece sen ve ben. Etrafımız deniz.
Birbirimizin nefesini duyuyoruz. Sen hep burundan nefes alıp veriyorsun ne güzel. Doğrusunun o olduğunu okumuştum. İnsanın çok büyüyünce unuttuğu şeylerden biri de bu herhalde.
Senin kadar küçük olmak ve senin en yakın arkadaşın, kardeşin olmak isterdim. Seni tamamen anlardım o zaman. Konuşmamıza gerek kalmazdı. Birbirimize sesler çıkarır, gözleri kocaman açıp her şeyi incelerdik. Her şey yeni olurdu. İnsan çok büyüyünce her şey eskiyor. Yeniler bile eskilerden yapılıyor.
Kıymetini bil senin için dünya bir kutlama, hediyelerini açıyorsun dünyanın. Her şeyi paketinden çıkarıyorsun, aklında bir yere yerleştiriyorsun.
Seninle gecenin 3’ünde bunları uzun uzadıya konuşmak istemiyorum. Uykunun açılmasından korkuyorum.
Gözlerini göremiyorum karanlıkta, gözlerin kapalı değil mi? İnşallah öyledir. Eğer o beklediğim, delicesine sevdiğim, duyunca mutluluk hormonlarımın bir süngerden sıkılırcasına beynime salgılandığı o sesi çıkarırsan, ikimiz de uykumuza kaldığımız yerden devam ederiz.
Çıkaracak mısın o sesi yine? Hem de uykunda, hem de uyanmadan? Hem de benim onu duymayı beklediğimi hiç bilmeden...
Yüzün omzuma düşmüş, gecenin saat 3’ü, ikimiz bir adada, senin çıkaracağın sesi bekliyoruz. Sen değil, ben bekliyorum. Ama seni de rahatlattığını biliyorum o sesin.
Eğer o ses çıkarsa, rahat uyuyacaksın. Dönüp durmayacaksın. Bacakların istemsizce yukarı kalkıp seni uyandırmayacak.
Sırtına vuruyorum yavaşça. Kim demişti hatırlamıyorum, ‘öyle halı döver gibi vurmayın sırtına gece uyurken’.
...Ay yok mu bugün? Odanın içine alışamıyor gözlerim. Ayaklarını göremiyorum başımı eğince. Ay her gece görünmüyor. Bak ben bunu çok geç öğrenmiştim, sen şimdiden öğren.
Belki de bu gece, en azından bu saatte, o beklediğim sesi çıkarmayacaksın. 15 dakika oldu ve umudumu yitirmeye başladım. Saat 3:15. Sırtına vurmayı kesiyorum. Yine de bir süre daha seni dik tutmaya devam edeceğim. Dik dururken uyuyabiliyor olman ne güzel. İnsan çok büyüyünce, sadece yatay uyuyabiliyor.
A! İşte oldu! Yine oldu! O sesi, hem de bağırarak, başını hafif geriye atarak çıkardın! Tıpkı hayallerimdeki gibi. O sesi duyunca kalbimde konfetiler patladı. Aklım başımdan gitti. Sanki bir nokta kondu şu ana kadar olan her şeye ve ben yenilendim. Sanki bir şey içeri girdi ve ayağa kalktı tüm duygular.
Ah aziz oğlum Arif, yine GAARRRK diye çıkardın gazını ve anneni dünyanın en mutlu kadını yaptın. Şimdi usulca uyu ve en güzel rüyalara dal olur mu...
İnsan büyüyünce gaz çıkarıp da, peşi sıra güzel rüyalara dalamıyor zira.
Paylaş