Gece bana hayat yok

İnsan bazen beğenmediğini de kıskanabilir, ama çok daha az’ başlıklı yazımı yazmaktan vazgeçtim.

Gecen hafta bu konuda söyliyceklerimi söyledim. Zaten şu an, kafamı meşgul eden şeyler değişti. Gece hayatını sevmediğimi yazmak istiyorum. Kırk yılda bir gerçekleştirdiğim, gece partiye gitmelerden biriydi dün gece. Bir yer açılıyor, insanlar açılıyor, açılın geliyor falandı. Açılışları da sevmiyorum. Galaları ve kokteylleri de. İçki sevmiyorum. O zaman çekilmez şeyler, olmıycak detaylar gözüne batıyor. Herkes salak geliyor bana. En salak da ben.

Mesela bu geceki açılışta, tuvalette sıra beklerken, yanıma gözlüklü entel tipe bürünmüş bir kız geldi. Ben konserden çıkmıştım. Üzerimde, çok renkli bir peruk vardı. Kızla aramda geçen diyalog: -bu senin saçların mı? hayır, peruk. peki kirpikler? onlar da takma sen ne iş yapıyorsun? şarkıcıyım. ne tarz? pop nerden geliyorsun? konserden. neredeydi konser? parkorman mesela hangi şarkı senin? pırlanta ben burada yaşamıyorum da, kusura bakma, seni tanımalı mıydım? yoo. Komik diyalogdu ama halim yoktu. Gerek yoktu.

Aslında tuvalette kalmayı tercih etmeliydim. Hatta kıza hikayenin onun tarafını sormak bile, daha eğlenceli olabilirdi. İnsanların cazip görünmek için büründükleri tipler, hiç enteresan değil. Karanlık, yüksek müzik, bağırarak konuşan insanlar, sağa sola oynayan gözler. Rock, punk, devendra bernhardt kopyaları. Kötü danslar. İşin en kötüsü hep aynı insanlar. Hepsi, şehrin nabzını tutmaya çalışan kalp hastaları gibiler. Yanlış anlamayın, kendimi birşeylerden ayıklamaya çalışıyor falan değilim. Dün gece ben de onlardan biriydim. Tek farkım ayıktım.

Aslında geceye saklanan şeyleri seviyorum. Tüm o sessizliği ve istediğin herşeyi örtebilen o siyah örtüyü. İçindeki hortlaklara sarılan şarkı yazarları için, en güzel zaman. Rüyanı ayakta görmek de iyi fikir. De... Ben zaten sahneye çıkıp, kurtlarımın tamamını döküyorum diye herhalde, eğlenmeye susamıyorum hiç. Eğlenmek için bir yere gidersem de eğlenemem. Eğlendirmek için gidersem, daha çok eğleniyorum. Bu da benim işimin, kişiliğimde yarattığı defolardan biri olsun.

Peki ben şimdi onca insanı orda bıraktım, onlar napıyor? Uyusalar erken kalksalar keşke. Bazıları sabahı unutmuş olabilir. Kadınlar da kadınlara çok kötü bakıyor. Kadın kadından korksun, hiçbir şeyden korkmadığı kadar. Haklısınız, bu devirde uygun birini bulmak zor. Sor, peki bir soru daha sor.

-adın ne? nil karaib..., nil.
Yazarın Tüm Yazıları