Paylaş
Bunu ona söylemek yerine, daha sinsice bir çözüm bulurlar. Tulla’yı hem oyuna alıcak, hem de dışında bırakacak rolü ona verirler: ‘Sen daha doğmamış olan erkek kardeşsin!’ ışte bu, sadece bir kadının aklına gelebilir! Hiç bir hır gür çıkmadan, hatta Tulla bile tam olarak ne olduğunu anlamadan, oyundan kapı dışarı edilmiş oldu.
Aynı durumda erkek çocuklarına bakalım.
Nick, başka bir arkadaşının oynadığı oyun hamurunu, elindeki plastik bıçakla kesmek istemektedir. Çocuğun yanına gider ve bağırır: BENİM KESMEM
LAZIM! BEN ONU KESMEK İSTİYORUM! O BENİM!
Yani asil amacını asla saklamaz. Ve gerekirse fiziksel güç kullanır.
Scientific American Mind dergisinde yer alan bu iki örnek, yine de bize genellemelerden kaçınmamız gerektiğini söylüyor. Tabi ki erkeklerin uzlaşmak, kadınların sataşmak istedikleri durumlar da var.
Ama dili kullanımlarına baktığımızda mesela, farkı hepimiz kabul ederiz. Erkekler, küçük yaşlardan itibaren konuşurken, ‘hiyerarşi’nin, kadınlarsa ‘aynılığın’ altını çiziyor. Örnek: Bir arabanın arka koltuğunda giden, üç küçük erkek (ya da üç büyük erkek:) konuşuyorlar. Birincisi diyor ki: biz Disneyland’da dört saat kaldık. Yanındaki diyor ki: Biz Disneyland’da altı saat kaldık. Üçüncüsünün geri kalacak hali yok: Biz Disneyland’a taşınıyoruz!
Erkekler, birbirlerine ‘benimki daha’yla bağlanırken, kadınlar ‘benimki de’ diyerek bağlanıyor. Yani erkekler üste çıkma, kadınlar da eşitlenme meraklısı.
Dertleşen iki kadın, birbirlerine sık sık ‘aynen’ der ya, ya da ‘anlıyorum, aynı şey benim başıma geldi’. Bu aynılıkta, yakınlaşıyorlar. Arkadaşlarıyla yakın olmak adına, dertsiz başına dert uyduran kadınlar bile varmış.
Bir erkek herhangi bir diyalogdan sonra, ‘ben mi üstteyim şimdi yoksa o mu?’ diye düşünürken, kadınlar ‘anlaştık mı acaba?’ diye düşünüyormuş.
Erkeklerin yol sormayı sevmemeleri de bundanmış. Çünkü yol soran erkek, alta düşmüş oluyor.
Tabi ki, bütün bunların istisnaları ve tam tersleri de var. Her şeyde olduğu gibi. Hiç bir hikaye tek türlü yazılmıyor. Yine de, bazı tekrarlar var ki, farketmemek mümkün değil.
Kadınla erkeğin çoğu konuşmadan hayal kırıklığıyla ayrılmasının sebebi bu mesela. Kadın probleminden bahsedince, erkek çözüm öneriyor. Kadının maksadı, problemi çözmek değil ki, probleminin anlaşılması, pamuklara sarılması, sol üst cepte saklanması.
Bu yüzden, erkeğin önerisi ona kaba saba ve soğuk geliyor. Empatinin kurulmadığını düşünüyor. Ve üzülüyor. Kadının üzülmesine anlam veremeyen erkekse, şunu düşünüp duruyor bir ömür:
Madem ki çözmek istemez, neden probleminden bahsedip durur?
Paylaş