Düşünce baloncu

Öyle acayip oldu ki. Araba kullanıyordum tamam mı? Sonra aklıma sevimsiz bir düşünce geldi. Ne güzel ki, şu an hatırlamıyorum.

Söz konusu düşünce, acilen duygularıma da sirayet ederek bir ağ gibi üzerime kapandı. İçinde çırpınıyorum. Dışına taşamadığım düşüncelerden herhalde. Olur ya. Bir yandan da yokuş çıkıyorum. Derken önüme bir araba çıktı. Ben ani bir fren yaptım. Yoluma devam ettim. Fakat kaldığım yerde değildim. Düşüncem gitmişti!

Rahatsız edici bir şey olmasına rağmen, kafamı çepeçevre aradım. En son hissim neydi diye, nabzımı yokladım. Yok. Bulamıyorum. O anı fren anında, ön camdan uçmuş gitmiş. Ne tuhaf. Kendimi asla rahatsız ve kötü hissetmiyorum. Tam tersi, gripten falan kalkmış gibiyim. Aaaaa dedim. Şu ’secret’ hikayesi doğru galiba. İnsan düşündüğünü değiştirince, o anki realite tamamen değişiyor. Biraz önce bir ağın içinde balık misali çırpınan ben, şu an kuşlar kadar hürüm. Hatta, ’gel bana çukulata sevgilim’i söyleyecek gibiyim direksiyon başında.

Kafamızın mutfağında, günlük ne pişiyorsa, o yenir. İnsan onlarla beslenir. Kaygı ve korku dolu olanları aslolan kabul edip, iyiye ve güzele yağ oranı yüksek besin muamelesi yapmak gelenektir. Ne kötümser. Büyüdükçe oluyor bu. Neyi, nasıl yapmaması gerektiğini bilenlere yetişkin denir. O yüzden, güdük kalmak makbuldür.

Şimdi, arada deniyorum bunu. Bir korkumu alıp, içini oymaya başladığımda, durup aniden başka bir şeyle ilgileniyorum, İşe yarıyor. Beyin, bebekler gibi o sırada ne gösterirsen, onunla ilgileniyor. Gözü ona kayıyor. Bu, benim açımdan yararlı bir keşif oldu. Hayatımda, kafamı kurcalayan gereksiz şeyleri, bu şok terapiyle yok ediyorum. Buradan yeni bir terapi çıkar mı bilmiyorum.

İnsanlar, pesimistleri ve kaygılıları ve bir şeylerin daha kötü gideceğini söyleyenleri daha çok dinliyor. Çünkü korkular ağır. Fakat bakın, bu basit araba örneği gösteriyor ki, hafıza da balık bir yandan. Ağır olan bir şeyi bile, kaldırıp atabiliyor.

Çekim yasasını uygulamak zor. Bir de bunu deneyelim: Bırakım yasası. Bırakırsak uçar yasası. Denemesi kolay. İstanbul’da yokuş çok. Biz de, bir tür baloncu gibiyiz yani aslında.

Düşünce baloncu.
Yazarın Tüm Yazıları